Son günlerde giderek artan orman yangınları hepimizi üzmekte. Bu durumla ilgili hava sıcaklığı, ihmal, gerekli önlemlerin ve yatırımların yapılmayışı gibi noktalar üzerinde duruyoruz; yangın helikopteri alınmayışını eleştiriyoruz. Bu noktalar her koşulda savunulması ve talep edilmesi gereken elzem hususlardır. Ancak son günlerde biriken veriler, bu konunun başka boyutlarını da düşünmeyi gerektiriyor.
Orman yangınlarının arttığı dönemlerde her yıl mevsimlik olarak yapılan orman bekçisi istihdamlarının 1 Nisan’dan beridir yapılmadığını biliyoruz. Normalde bu insanlar her yıl sıcakların artması ile işe alınır ve eylül-ekim gibi işlerine son verilir…
Bugün Polis Basın Subaylığı’ndan yapılan açıklamaya göre bir haftada tam 67 yangın ihbarı yapılmış. Ve ciğerimizi yakan Kalkanlı bölgesindeki yangının şüphelisi olarak bir kişinin tutuklandığı bilgisinden sonra bugün Serdarlı (Çatoz) bölgesinde bir kişinin iki farklı yangının şüphelisi olarak tutuklandığını öğrendik.
Geçtiğimiz yıllarda, yangın mevsiminin bitmesine yakın, işini kaybetmek istemeyen yangın bekçilerinin bölgesel yangınlar çıkardığına dair haberler basına yansımıştı. Bu gibi pratikler yangın bekçiliğini mevsimlik iş olarak yürüten başka ülkelerde de her yıl yaşanıyor. Buna dair dünyada bir çok araştırma yapıldı, makaleler yayınlandı.
Yangın mevsimi bitmesin diye eylül-ekim aylarında yangın çıkarma pratiği, yapılmayan istihdamın bir an önce yapılması için de pek alâ uygulanıyor olabilecek bir şeydir. Son günlerde hızla artan yangınlar ve bunların faili şüphesi ile tutuklanan farklı kişileri düşündüğümüzde, bu çok muhtemel bir olasılıktır.
Buradan çıkan sonuç; Yangın Bekçiliği’nin mevsimlik, güvencesiz (tek güvencesi yangınların devam etmesi olan) bir iş olarak kurgulanmasının ne kadar yanlış olduğudur. Yangın Bekçisi olarak kamuya yapılacak istihdamlar kalıcı, güvenceli, kadrolu istihdamlar olmadığı sürece bu durumun böyle devam etme riski vardır. Elbette yangın mevsimi geçtikten sonra da bu kişilere fidan dikimi, budama, orman temizliği vb görevler verilmeli ve işleri tam zamanlı, güvenceli, verimli bir hale getirilmelidir.
Ormanlarımızda yaşanan yangınların, sosyal devletteki yangın ile el ele gittiğini bundan daha iyi gösteren hiçbir şey yok… Ormanlarımızın korunup geliştirilmesi de sosyal devletin bir işlevidir. Eğitim ve sağlıkta yaşanan erozyonun bir benzeri ormancılık alanında yaşanmakta, kaynak, yatırım, istihdam eksiklikleri ve güvencesiz çalışma pratikleri kamusal değerlerin yok oluşu ile sonuçlanmaktadır. Bu yangını söndürmenin yolu; kamuculuğa yaslanmaktan geçer… Sermayeye ayrılan tüm kaynaklar derhal kamuya yönlendirilmeli, servet vergisi yolu ile kamu güçlendirilmeli ve bu yangın söndürülmelidir. Bu ülkeyi yakan, sermayedarların kârı dışında hiçbir şeyi önemsemeyen neo-liberal politikalardır.
Bağımsızlık Yolu (a)
Münür Rahvancıoğlu
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri