Bildiğiniz gibi yaşamakta olduğumuz kriz nedeniyle hayat pahalılığının emekçi insanlarımızın belini büktüğü zor bir dönemden geçiyoruz. Maruz bırakıldığımız pahalılığı protesto etmek ve patronları koruyucu önlemler almakta olan hükümete, emekçiler yararına önlemler alması yönünde çağrıda bulunmak üzere 26 Ekim Cuma saat 19:00’da Selimiye Meydanı’nda Pahalılığı Protesto Mitingi’nde buluşacağız.
Emekçiler için, bu koşullarda yaşam standardını korumak ve sevdiklerine huzurlu bir ortam sağlamanın tek güvencesi, alın teri ile ve sigortalı olarak çalışmaktır. Sigorta, işçilerin çalışırken hastalanmaları veya kaza geçirmeleri durumunda başvurabilecekleri tek adrestir. Aynı şekilde işsiz kalınan dönemlerde alınacak işsizlik yardımları emekçiler için hayati önemdedir ve emeklilik hakkı kazanıp yaşlılık döneminde gelir sahibi olmak bir özel sektör çalışanı için sadece sigortalı olmakla mümkündür. Ülkemizde bu işlevleri yerine getirmek amacıyla 1976’dan beridir faaliyet gösteren Sosyal Sigortalar Dairesi, ne yazık ki birçok uygulamasında emekçi insanların bu haklarını güvence altına almak için oluşturulmuş bir kurum gibi davranmak yerine; özel sektör emekçilerini patronlar karşısında zayıf duruma düşürecek şekilde hareket etmektedir.
1976 yılından beridir faaliyette olan, 2008 yılında beridir Sosyal Güvenlik Yasası’nı uygulamakta olan Sosyal Sigortalar Dairesi, bugüne kadar herhangi bir sebepten hiçbir patrona ne yazılı bir yasal uyarı vermiştir ne de herhangi bir idari para cezası yazmıştır. Dönem dönem doğrudan mahkemeye başvurma yöntemi uygulanıyor olsa da, Sosyal Güvenlik Yasası’nda bulunan açık tanımlamalara rağmen suç işleyen patronlara on yıldır hiçbir ceza yazılmaması açıkça patronları kollayan ve idareyi zarara uğratan bir yaklaşımdır. Bu tutum, on yıldır hükümet olmuş tüm partilerin, onların Çalışma Bakanlarının, Sigorta Dairesi Müdürlerinin bilinçli, tercihidir. Bir patron Sosyal Güvenlik Yasası’ndaki yükümlülüklerini yerine getirmediğinde, kendisi için haksız bir avantaj sağlar ve bu avantaj da emeği ile çalışan işçilerin yaşam koşullarını doğrudan olumsuz etkiler. Bu apaçık ortada olduğu halde patronların kayırılması, özel sektör çalışanlarının ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüğünün ispatıdır.
Patronların kayırıldığı en bariz uygulama ise, prim borçları karşısında takınılan tutumdur. Bilindiği gibi yasal olarak primleri toplamakla yükümlü olan taraf Sosyal Sigortalar Dairesi ve prim yatırımlarını yapmakla yükümlü olan taraf ise patronlardır. Bu konuda işçilerin yapabilecekleri hiçbir yasal şey yoktur. Ancak bu açık gerçeğe rağmen Daire kendi tahsil edemediği prim borçlarından ötürü sadece işçileri cezalandırmaktadır. Patronlar ödemedikleri pirim borçları olduğu halde, Daire’ye defalarca yalan taahhütlerde bulunarak her ihtiyaçları olduğunda Daire’den “prim borcu yoktur” şeklinde yazı alabilmekte, ancak işçilere bu dönemlere ait iş görmezlik ödenekleri ödenmemektedir. Sosyal Sigortalar Dairesi ya borçlu patronlara “borcu yoktur” yazısı vermemeli, yada patrona bu yazıyı veriyorsa işçilere de hak edişlerini bir tamam karşılamalıdır. Kendi kusurundan dolayı sadece işçileri cezalandıran Daire hem yasayı ihlal etmekte hem de çifte standart uygulamaktadır. Bu konu ile ilgili Ombudsman’a bu yılın Ocak ayında yaptığımız bir başvuru vardır ve Ombudsman’ın yoğunluğundan dolayı gecikmiş de olsa sonucun en kısa zamanda çıkmasını beklemekteyiz. Tüm uyarılara rağmen bu çifte standarda bir son verilmezse, bu konuyu Yüksek İdare Mahkemesi’ne taşımayı da değerlendirmekteyiz.
Sözünü ettiğimiz bu iki bariz durumun yanında Sigorta’nın patronlar lehine işçilere haksızlık yaptığı daha onlarca konu vardır. İşten duruşlarda sadece patronun beyanının esas alınması ve Sosyal Güvenlik Yasası’nın 10. Maddesi bunun düzenlenmesini şart koştuğu halde; patronun aynı işçinin aynı duruşunu keyfi bir şekilde ve defalarca değiştirmesine göz yumulması da bunlardan biridir. Veya patronlar tarafından yazılarak bankalara verilen ve işçinin maaşını belirten belgelerin geçerli kabul edilmeyip, primlerin asgari ücretten tahsil edilmesi de patronları kollamaktır.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, siyasiler tarafından emeği ile çalışan insanların umutları ile de oynanmaktadır. Resmi Tatillerde zorla çalıştırılan emekçilerin ek mesai ücretlerinin ödenmesinin sağlanacağı yönünde açıklamaların ardından ilgili Bakanın suskunluğa gömüldüğü bilinmektedir. Son 1 Mayıs’ta ek mesailerin takipçisi olacağını söylemesine rağmen üzerinden beş ay ve onlarca resmi tatil günü daha geçmiş olmasına rağmen, tek bir patrona bile bu konuda yaptırım uygulanmamış, tek bir işçinin bile ek mesai parasını alması sağlanamamıştır. Sayın Zeki Çeler’e zaten yeterince haksızlığa maruz kalmış özel sektör emekçilerinin umutları ile oynayarak yapmayacağı şeyleri yapacakmış gibi konuşmaması gerektiğini de hatırlatmayı bir borç biliriz. İşçilerin yaşamı, siyasi şov arenası değildir!
Bu çerçevede, Sosyal Sigortalar Dairesi derhal:
– Yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen patronlara yasal uyarı verip halen devam edenlere de ceza yazmaya başlamalıdır!
– Daire prim borcu olan patronlara “borcu yoktur” yazısı verdiği halde, işçilerin hak edişlerini “patronunun borcu var” gerekçesi ile ödememeye son vermeli, çifte standarttan vazgeçmelidir!
– İşten duruşların patronun iki dudağı arasından kurtulması için Sosyal Güvenlik Yasası’nın 10. Maddesini hayata geçirmeli ve aynı patronun aynı duruşu defalarca ve keyfi olarak değiştirmesine göz yummamalıdır!
– İşçilerin gerçek maaşlarını ispatlayıcı bir niteliği olan banka yazılarını geçerli kabul ederek primleri bu miktarlardan talep etmeye başlamalıdır!
Bağımsızlık Yolu olarak, özel sektör çalışanlarının maruz bırakıldığı ikinci sınıf vatandaş muamelesinin sorumlusunun patronlar ve onların temsilcisi gibi davranan hükümetler olduğunu; bu eleştirimizin kamuda işini düzgün bir şekilde yaparak hayatını kazanmaya çalışan kamu emekçilerine yönelik olmadığını da ayrıca vurgulamak isteriz. Özel sektör emekçilerinin sorunlarının kalıcı çözümü, on kişiden fazla işçi çalıştıran patronların sendikasız işçi çalıştırmasının yasaklanması ile mümkünüdür. Ancak o güne kadar da yapılabilecek birçok şey vardır. Sosyal Sigortalar Dairesi’nin özel sektör emekçilerine güvence sağlayan bir kurum haline gelmesi de bunlardan biridir. Partimiz bunun için mücadele etmeye devam edecektir.
Bağımsızlık Yolu