Türkiye’deki Anayasa değişikliği referandumu için Kıbrıs’ın kuzeyinde oy verme işlemi tamamlandı. 104 bin 507 seçmenden 43 bin 480 kişi oy kullandı; yani katılım oranı %42’de kaldı. Geçtiğimiz yıllara göre katılımın artmış olması, Türkiye halkları için önemli ve hepimizin de önemsediği bir konu olmasından dolayı beklenilebilir bir durum. Kaldı ki biz de sandıktan “Hayır” çıkması için tüm ilerici güçler gibi oy verebilecek ilişki ağlarımızı sandığa gitmeye teşvik ettik. Buna rağmen ortaya çıkan %42’lik oran, yeterince yüksek değildir ve bizce bu rakam doğru okunmalıdır.
Bağımsızlık Yolu olarak, düşük katılım oranının; Türkiye kökenli insanların Kıbrıs’ta bulunma misyonlarının Türkiye gündemlerini Kıbrıs’a taşımak ve Türkiye politikalarını bize empoze etmek amacını güttüğü yönünde yaratılmaya çalışılan algının temelsizliğini ortaya koyduğu düşüncesindeyiz. Emek mücadelesini bölerek zayıflatan böylesi önyargıları bir kenara bırakmak için, bu referandum sonucu bir fırsattır. Katılım oranları ortaya koymuştur ki; nereden geldiğine bakılmaksızın bu coğrafyada yaşamaya çalışan herkes bu coğrafyanın eğitim, sağlık, barınma, ulaşım sorunlarıyla ilgileniyor, aynı hastanede röntgen için para ödüyor, aynı işyerinde sömürülüyor. Doğal olarak hepimiz kendi gündelik hayatımızın yakıcı gündemleriyle ilgileniyoruz ve o gündem de burada, Kıbrıs’ta akıyor. Rakamların gösterdiği budur, üzerinde çalışma yapılması gereken konular bunlardır. Emekçilerin gündemi kökene göre ayrıştırılmamalıdır çünkü mücadelemiz bir bütündür.
Diğer ülkelerde gerçekleşen yurtdışı katılım oranları ile kıyaslandığında bu durum daha da görünür olmaktadır. Avusturalya’da %50, Almanya ve Hollanda’da %48, Fransa’da %45, yurtdışı ortalamasında %47 şeklinde gerçekleşen katılımın; AKP’nin her türlü müdahaleyi pervasızca gerçekleştirdiği ülkemizde %42’de kalması manidardır. Açıktır ki, Kıbrıs projesi AKP için yine bir hüsran olmuştur. Üstelik dünyadaki hiçbir ülkede görülmemiş bir şekilde; dört gazete tam sayfa AKP’ye tavla teslim tek manşet çıkmış, 2 bakan AKP mitingine katılmış, işbirlikçi hükümetimiz açıkça AKP’den yana tavır almıştır. Hiçbir denetim ve kontrole tabi olmayan AKP seçim tırları sokaklarımızda cirit atarken, kamusal alanlara hiçbir yetkilinin müdahale etmediği pankartlar asılmıştır. Tüm bunlara rağmen, ülkemizde katılım birçok AB ülkesinden dramatik ölçüde az olmuştur. İşte bu, AKP için sinir bozucu, sol içinse ezber bozucudur. Türkiye kökenli Kıbrıslı Türklere baktığımızda “ha deyince seferber edilen” rakamlardan ibaret içi boş kitleler değil, birlikte çalışıp birlikte yorulduğumuz, derdimizin ortak, direnişimizin de ortak olabileceği insanlar görebilmeye başlamamız gerekir, Kıbrıslı Türk solu için bu vakti çoktan gelmiş bir ödevdir.
Bağımsızlık Yolu olarak vurgulamak isteriz ki, Türkiye gündeminin Kıbrıs sokaklarına taşınması her halükarda yanlıştır. Bu durum katılmadığımız görüşler için olduğu kadar olumlu bulduğumuz görüşler için de geçerlidir. Ancak AKP’nin yerli işbirlikçileri; sokaklarımızı, kamusal alanlarımızı ve eğitim kurumlarımızı onursuzca başka bir ülkenin seçim sürecine teslim etmişlerdir. Dünyadaki diğer tüm örneklerde, oy kullanma işlemi o ülkedeki büyükelçilik veya konsolosluklarda yapılırken, sadece kktc’de konsolosluk dışında oy kullanılabilmiş, bir okulumuz bu konuya tahsis edilerek sandık sayısı da arttırılmıştır. Başka bir ülkenin oy verme işlemi o ülkenin elçiliğinde yapılmalıdır, eğitim kurumlarımızın TC Elçiliği’nin kullanımına verilmesini kınıyoruz.
Bu düşüncelerle; Bağımsızlık Yolu olarak Türkiye halkları için kritik önemde olan 16 Nisan referandumunun en Hayır’lı şekilde sonuçlanması dileğimizi ve diktatörlüğe karşı direnen Türkiye haklarıyla en sıcak dayanışmamızı yineliyoruz. Bağımsızlık ve özgürlük için mücadele edenler ayrı yolda yürüyemezler. Direnenler kazanacak, biz kazanacağız.
Bağımsızlık Yolu