Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, ADA TV’de, Nupelda Karabuğday’ın sorularını yanıtlayarak gündemi değerlendirdi.
Bağımsızlık Yolu Olarak Filistin Halkından Yanayız
Filistin-İsrail meselesinin çok uzun yıllardan beri devam ettiğini belirten Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak Filistin halkının yanındayız dedi. Rahvancıoğlu, medyadaki manipülasyondan bahsederek, Filistin halkına sorumluluk yüklemek amacıyla Hamas gibi örgütlerin tutumlarının mazeret olarak ortaya konulduğunu ifade etti. Rahvancıoğlu, İsrail’in Ortadoğu’da emperyalizmin kaması şeklinde konuşlandırıldığını ve ABD, NATO ve Avrupa Birliği’nin stratejik çıkarları yüzünden ses çıkarmadıklarını söyledi. İsrail’den yana bir pozisyon alış olduğuna dikkat çeken Rahvancıoğlu, Filistin meselesini “İnsan haklarından dem vuran, uluslararası hukukla ilgili bir sürü laf eden devletlerin iki yüzlülüğünün ortaya çıktığı bir turnusol kağıdı” şeklinde değerlendirdi.
Bir Kalkınma Planı Lafı Dolaşıyor Ama Ne Olduğunu Görebilmiş Değiliz
Rahvancıoğlu, “Bir kalkınma planı lafı dolaşıyor ama olanın ne olduğunu görebilmiş değiliz” dedi. Kavramların ve fikirlerin yozlaştırıldığına değinen Rahvancıoğlu, kalkınma planı diyerek yarattığı olumlu çağrışımdan yararlanıp üç beş ay sonra hiçbir şey yapılmayınca kavrama ve planlama mantığına zarar veriliyor ifadelerini kullandı. Ortada planlama yapma iradesi, becerisi, niyeti ve gerekli verilerin olmadığını ekleyen Rahvancıoğlu, kalkınma planıyla ilgili elle tutulur somut bir şey görmüyoruz dedi.
Elektrik Kamu Tarafında Üretilip Dağıtılmalı
Kıb-Tek’in borçlarından dolayı yatırım ve bakımının yapılmadığı sözünün hiçbir karşılığı olmadığını net bir şekilde ortaya koyan Rahvancıoğlu, elektrik halkın temel ihtiyacı olduğu için borç olsun ya da olmasın yatırımın ve bakımın yapılması gerektiğini söyledi. Rahvancıoğlu, Kıb-Tek’in borcu ve karı hesaplandığı zaman tahsil edilmeyen faturalarında hesaba katılması gerektiğini belirterek neden tahsil edilmediğinin de hesabının verilmesi gerekiyor dedi.
Rahvancıoğlu, elektrik kesintilerinin sadece sendikanın greve çıkmasından kaynaklı değil, kapasite yetersizliğinden ve AKSA’nın vermesi gereken elektriği vermemesinden de kaynaklı olduğunu aktardı. Kamu-özel ortaklığı modelinden vazgeçerek temek bir insan hakkı olan elektriğin, kamu tarafından üretilmesini ve dağıtılmasını gerektiğini vurgulayan Rahvancıoğlu, kimseye bunun üstünden kar elde etme fırsatı verilmemesi lazım dedi. Rahvancıoğlu, Kıb-Tek bakımsız durumuna rağmen AKSA’dan daha ucuza elektrik ürettiğine değindi.
Tam Gün Eğitim için Akademik, Alt yapısal, Beslenme ve Kültürel Şartların Karşılanması Gerek
Tam gün eğitimin ihtiyaç olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, “tam” tam gün eğitim olabilmesi için, akademik, alt yapısal, beslenme ve kültürel şartların karşılanması gerek dedi. Rahvancıoğlu, şubat depreminden sonra hasarlı okulların tespitinin ardından çözüm olarak devletin hangi alternatifleri değerlendirerek, hangi kriterlere göre karar verdiğini halka açıklama sorumluluğu taşıdığını söyledi. Çözüm olarak sunulan konteynerlerin su basmasına değinen Rahvancıoğlu, önümüzdeki kışın çok soğuk geçeceğini belirterek malzeme olarak konteynerlerin çok ince olduğundan bahsetti. Rahvancıoğlu, geçtiğimiz üç aylık yaz boyunca bu konuyla ilgili herhangi bir adım atılmadığını belirterek konteyner çözümünün ne kadar anlık olduğuna dikkat çekti.
İnsanların Haklarını Savunmak ve Onları Örgütlemek İçin Mücadele Etmezseniz, Size Karşı Kullanılır
Örgütlü gücün en zayıf anında bile egemenler için en büyük tehlike olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, bu yüzden öğretmenlerin üzerine yürüyorlar dedi. Rahvancıoğlu, dünya çapında yaşanan yoksulluk, hakların geriye gidişi ve gündelik yaşamını bile devam ettirme sıkıntısı olduğuna değinerek sadece %5’lik ultra zenginler kesiminin tanrılar gibi, %15’lik kesimin normal standartlarda, geriye kalan %80’inse hayatını idame ettirebilmek için her gün mücadele ederek yaşadığını aktardı. Normal standartlarda yaşayanların, yüzde seksenin daha iyi yaşaması için mücadele etme sorumluluğu taşıdığını söyleyen Rahvancıoğlu, “Yüzde seksenin yaşamla boğuştuğu koşullarda yüzde on beşin elinde bulunanlar normal insan hakkı olsa bile ayrıcalık olarak görülür ve elden alınmak için uğraşılır, öğretmenlerin yaşadığı da bu” ifadesini kullandı. Rahvancıoğlu, bu durumdan çıkan sonucu “insanların haklarını savunmak ve onları örgütlemek için mücadele etmezseniz, size karşı kullanılır” şeklinde açıklayarak Bağımsızlık Yolu olarak servet vergisi, özel sektörde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması, asgari ücreti en düşük kamu maaşına eşitlenmesi, ücretsiz eğitim ve sağlık mücadelesini verdiklerini söyledi.