Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, TV 2020’de, Özlem Çimendal’ın sunduğu, Güne Merhaba programının konuğu olarak, gündeme dair değerlendirmeler yaparak kayıt dışı çalışma yaşamı ve ucuz iş gücü ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Kayıtlı İşçi Çalıştırmaktan Kaçan Patronlardır
Kayıt dışı iş gücünün toplum tarafından kaçak iş gücü olarak yorumlanıp işçi üzerinden konuşulduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, meselenin birkaç tane boyutu daha olduğunu ve sadece işçiden ibaret olmadığını görmemiz gerektiğini belirtti. Kayıttan kaçanın patronlar olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, çalışanın kayıtlı olduğu oranda patronun vergi vermesi, yatırım yapması, sigorta, ihtiyaç sandığı ödemesi, çalışan haklarını karşılaması gerektiğini ifade etti. Rahvancıoğlu, bu durumun da sosyal boyutları dışında, devlet kasası, kamu ve çalışanların kaynakları anlamında da çeşitli sorunları ortaya çıkardığını ekledi.
Adaya Giriş-Çıkışlarda Düzenleme Yapılması Gerekmekte
Bir ada ülkesinde yaşadığımızı hatırlatan Rahvancıoğlu, giriş ve çıkışları çok daha kolay kontrol edebileceğimizi, bu işin temelinin de adaya giriş çıkışlarla ilgili düzenlemeler olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, adaya kim girdi, niye girdi, ne zaman girdi, ne kadar kaldı, ne zaman çıktı sorularının cevabını bilir ve kayıt altına alırsanız kontrol edebilme şansınızın da bir o kadar artacağını belirtti.
Rahvancıoğlu, üniversiteler zapturapt altına alınırsa, çalışma maksadıyla gelenler ile ilgili gerekli önlemler alınırsa, turist olarak geldiğini beyan edenlerin gerçekten turist olarak gelip gelmediği kontrol edilip izin verilirse bu sıkıntının büyük oranda kapıda çözüleceğine işaret etti. Kapıda kontrolsüzlüğün içerde sorun yarattığını belirten Rahvancıoğlu, durumu bataklıkta sinek avlamaya benzetti. Kapılardaki denetimin sıkılaştırılmasının yeterli olmayacağını da belirten Rahvancıoğlu, kriterlerin rasyonel bir şekilde belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
Kayıt Dışı İşçi Çalıştırmaya Af değil Yaptırım Uygulanmalı
Rahvancıoğlu programda ayrıca çıkışı ilan edilmeyen ama her zaman geçerli olan “gizli aftan” bahsetti. Rahvancıoğlu, bir kişi geçerli vizesi olmadan adada kaldığı her gün için günlük asgari ücret kadar bir ceza ödediğini, işveren ise eğer birini kayıt dışı çalıştırır ve yakalanırsa bir asgari ücret kadar ceza ödediğini söyledi. Bu durumun belirli bir yerden sonra alınabilir bir risk haline yani karlı bir duruma geldiğini ifade eden Rahvancıoğlu, eğer işveren kayıtlı çalıştırırsa ekstra sigorta, ihtiyat sandığı yatırımlarının olacağını, bunun da 31 bin 794 TL’ye denk geleceğini söyledi. İş verenin maaş dışı giderinin 7 bin TL’ye yakın bir para olduğuna dikkat çeken Rahvancıoğlu, işverenin kayıt dışı çalıştırdığı her işçi için her ay işçi başına 7 bin TL’ye yakın kar elde ettiğini aktardı.
Devletin ise kayıt dışı isçi tespit etmesi halinde sadece bir asgari ücret kadar ceza yazdığını, işveren için alınabilir bir risk olduğunu, sigortası ve ihtiyat sandığı yatırımlarını dahi sormadığını belirtti. Tüm bu usulsüzlükler yüzünden sigorta ve ihtiyat sandığı kurumlarının zarar ettiğine işaret eden Rahvancıoğlu, sonrasında da kurumların bankalardan sürekli borçlanmaya gittiğini ifade etti. Rahvancıoğlu bu duruma “gizli af “dediğini ve bu affın her gün geçerli olduğunu yineledi. İşverene verilecek yüksek cezalarla kayıt dışı işçi çalıştırmanın önlenemeyeceğini belirten Rahvancıoğlu, devletin yaptırım uygulaması gerektiğini anlattı.
Öğrenci Diye Gelip, Çalışırken Yakalanıyorsa Üniversite de Sorumlu Tutulmalı
Bir kişi öğrenci olarak bu ülkeye gelirse buna vesile olan bir de okul vardır diyen Rahvancıoğlu, eğer bu öğrenci bir üniversitede ders alacağı beyanı ile bu ülkeye geliyorsa ve bir yerde çalışırken yakalanıyorsa bu aşamada o üniversitenin de sorumlu tutulması, yaptırım uygulanması gerektiğini belirtti. Üniversitelerin kaydını yenilemeyen eski öğrencilerini bildirmesi gerektiğini de ekledi.
Rahvancıoğlu, dünyanın her yerinde farklı olayların yaşandığını, insanların kendi yerlerini terk edip başka bir yere ulaşmak için ölümü bile göze aldığını, verilecek para cezası ya da sınır dışının onları korkutup bu işi bitiremeyeceğini söyledi. Yapılması gerekenin kendi vatandaşlarımızı zapturapt altına almak olduğunu belirten Rahvancıoğlu, o insanları buraya getiren, çalıştıran, bundan kar elde eden okul ve sermaye sahiplerinin sıkı bir şekilde kontrol edilmesini gerektiğini vurguladı.
İki Yılda Bir Af İlan Ederseniz O Yasaya Kimse Uymaz
Esas olan yasadır, af ise istisnadır diyen Rahvancıoğlu, affın normalde olağanüstü bir durum olduğunda verilmesi gerekirken, bizim ülkemizde ise bir buçuk, iki senede bir verildiğini söyledi. Rahvancıoğlu, affın çıkacağını bilen veya yakalansa bile her koşulda karda olacağını bilen iş yeri sahipleri niye kayıtlı işçi çalıştırsın sorusunu sordu. Emeklilerini ödemek için bankalardan borçlanan sosyal sigorta kurumunun nasıl sürekli af ilan edebildiğini anlamadığını dile getiren Rahvancıoğlu, gelen giden hükümetlerden bağımsız bu durumun devlet politikasına döndüğünü anlattı. Rahvancıoğlu, “iki yılda bir af ilan ederseniz o yasaya kimse uymaz, siz kendi elinizle ve ağzınızla bu yasaya uymayın demiş olursunuz. En büyük bedeli de çalışanlar ve toplum ödüyor” şeklinde konuştu.