Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu, Mayıs TV’de Meltem Sakin’in sunduğu Gazete Sohbetleri programına katılarak gündemi değerlendirdi.
Devlet Kayıt Dışı İşçi Çalıştırıyor
Rahvancıoğlu, hastane ve okullarda çalışan kayıt dışı işçilerin devlet işçisi olduklarını ancak kayıt dışı çalıştırıldıklarını söyledi. Kayıt dışı işçilerin kaçak işçi olarak lanse edildiğini belirten Rahvancıoğlu, burada sıkıntılı durumda olanın, hukuktan, yasadan, yükümlülüklerinden kaçanın işverenler olduğunu belirtti.
Sosyal sigortaların sürekli borçlandırıldığını anlatan Rahvancıoğlu, hastane ve okullarda yüzlerce çalışanın yatırımlarının yapılmadığını, bunun da ciddi bir gelir kaybına sebebiyet verdiğini aktardı. Hastane, sağlık ocağı ve okul gibi yerlerde çalışanların her türlü hastalığa ve kazaya açık bir şekilde çalıştıklarını söyleyen Rahvancıoğlu, bu kurumlarda güvenceli ve sigortalı çalışmak elzemdir dedi.
Devlet kurumlarında sigortasız kayıtsız çalıştırılmanın anayasaya da aykırı olduğunu belirten Rahvancıoğlu, anayasada kamunun asıl ve sürekli işleri kamu görevlileri eliyle yürütür maddesinin yer aldığını, bu insanların kadrolu kamu işçisi olarak çalıştırılması gerekir açıklamasını yaptı. Rahvancıoğlu, ana muhalefet partisinin sürekli olarak anayasanın delinmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirdiğini, ancak bu rahatsızlığın sadece seçimle ilgili olduklarını anlattı. Ana muhalefet partisinin hiçbir zaman taşeron işçilerle ilgili açıklama yapmadığını hatırlatan Rahvancıoğlu, zenginleri rahatsız etmeyecek anayasa ihlalleri onları da rahatsız etmiyor dedi.
Taşeron işçi çalıştırma 1990’lı yılların ortasından beri gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin uyguladığı bir pratiktir diyen Rahvancıoğlu, bir ur gibi bütün kamuya yayılmaya devam ediyor açıklamasını yaptı. Rahvancıoğlu, “ya buna emekten yana bir set örer, karşı durur bütün kamu çalışanlarının kamu güvencesinde çalıştırılmasını sağlarız ya da hali hazırda kamuda güvenceli çalışmakta olan kesimlere de sirayet etmesini izleriz” ifadelerini kullandı.
Bu Ülkeyi Ucuz İş Gücü Cennetine Çeviren Sermayedarlardan Hesap Sormadıkça, Bu Cendereden Çıkmak Mümkün Değildir
Devlet Okullarında ülke öğrencilerinin %7’sini oluşturan, 45 farklı ülkeden bin civarında yabancı öğrencinin bulunduğu, bu öğrendiklerin de Türkçe ve İngilizce bilmedikleri haberini değerlendiren Rahvancıoğlu, bir sorunu çözerken sorunun kaynağına da bakmak gerekir dedi. Rahvancıoğlu, bu çocuklar 45 farklı ülkeden buraya çalışmaya gelen insanların çocuklarıdır ya da öğrenci adı altında ülkeye gelmiş yetişkinlerin çocuklarıdırlar dedi. Bu aileleri ülkeye getiren firmalara sorunun çözümünde sorumluluk yüklenmesi gerekmektedir diyen Rahvancıoğlu, sermayenin, adını dahi bilmediğimiz ülkelerden insanları bulup buraya çalıştırmak için getirdiğini, devletin de buna göz yumduğunu ifade etti. Bu sorunun okulların, öğretmenlerin ve sendikaların üstüne yıkılamayacağını söyleyen Rahvancıoğlu sermayenin de bu sorumluluğa ortak edilmesi gerekmektedir dedi. Bu durum sadece eğitim sorunuyla kalmayacaktır diyen Rahvancıoğlu, bunun sağlık, barınma ve ulaşım boyutunun da olduğunu belirtti.
Burada ailelerin ve çocuklarının suçu yoktur vurgusunu yapan Rahvancıoğlu, daha iyi bir hayat arayışı içerisinde dünyada göç hareketleri ciddi anlamda hızlandığının altını çizdi. Rahvancıoğlu, “ülkede emekten yana olduğunu söyleyen sol güçlerin de farkına varması gerekir ki, yabancı iş gücü sadece Türkiye’den gelmemektedir. Bu ülkeye yabancı iş gücünün gelmesinin sebebi sermayedarlar ve onların çıkarlarına hizmet eden hükümetlerdir. Sadece UBP, YDP ve DP değil gelmiş geçmiş bütün hükümetler bundan sorumludur. Bu ülkeyi ucuz iş gücü cennetine kaosa, Teksas’a çeviren sermayedarlardan hesap sormadıkça, onlara bedel ödetmedikçe bu cendereden çıkmak mümkün değildir” açıklamasını yaptı.
Özel Sermayeye Dayalı Ekonomiden, Kooperatifçi Alternatif Modele Geçilmeli
Zamlarla ilgili haberleri de yorumlayan Rahvancıoğlu, Ersin Tatar’ın herkes refah içinde, herkes çok mutlu açıklaması yaptığını hatırlatarak, tam tersi insanların sağlıklı ve insana yaraşır bir şekilde kendilerinin ve çocuklarının karnını doyurabilecek imkanlarının giderek daralmakta olduğunu aktardı. Sürekli dibe doğru bir gidişatın olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, çözüm önerilerinde bulundu. Rahvancıoğlu, “emeklerinin karşılığını alabilmeleri, gelir düzeylerinin artması için özel sektörde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve kuralsız sermaye düzeninin dizginlenmesi, kamunun güçlendirilmesi için servet vergisinin alınması gerektiği” önerilerinin altını çizdi. Rahvancıoğlu, tüm bunlara ek olarak marketlerin ve tedarikçilerin ciddi anlamda denetlenmesi gerektiğini, tüketim malzemeleri fiyatlarının azaltılabilmesi için özel sermayeye dayalı ekonomiden, kooperatifçi alternatif modele geçmenin öneminden bahsetti.
Emekten, Emekçiden Yana Bir Partinin Mecliste Olmayışı Sıkıntıdır!
Rahvancıoğlu, Avrupa Gazetesinin “Mecliste işgal var diyen parti yok” manşeti ile ilgili de açıklama yaptı. Mesele ne dediğiniz değil ne yaptığınızdır diyen Rahvancıoğlu, emekten emekçiden yana bir partinin mecliste olmayışı bir sıkıntıdır dedi. Rahvancıoğlu, mecliste, süt fiyatı, kumarhaneler, gece kulübü veya taşeron sorununu ile ilgili sesler yükseldiğinde, tüm bunların memleketin işgal altında olmasıyla ilişkili olduğunu pratikte görecekleridir açıklamasını yaptı. Halkın da bu ülkede işgal var demesini istiyorsak gerçek hayata odaklanmalıyız diyen Rahvancıoğlu, bunun gerçek dönüşüm yaratacağına inandıklarını ifade etti. Rahvancıoğlu, “İşgal bizim için bir tespit, nesnel bilimsel bir gerçektir. Ülkemizin dönüşümü ve bağımsızlık mücadelesinde görmemiz gereken bir olgudur. Ayrıca burada görmemiz gereken işgal olgusundan fayda sağlayanların da sermayedarlar olduğudur. Bunu kırmanın yolu da emekten emekçiden yana mücadele etmektir” dedi.