Son 2 ayda yaşanan üçüncü iş cinayeti karşısında duyduğumuz üzüntü ve öfkeyi Bağımsızlık Yolu Meclisi olarak kamuoyuyla paylaşmak isteriz. Hafta sonu tatili olan bir günde (Pazar) gerçekleşen iş cinayetinde kaybettiğimiz göçmen emekçi kardeşimizin adamıza gelmesi üzerinden daha bir ay geçmeden naaşının ülkesine gönderilecek olması, yaşadığımız toprakların kadınlar ve çocuklar gibi işçiler için de güvenli olmadığını gösteriyor. Bu acı durum ayrıca, işçilerin kanıyla beslenen ve doğamızı yok ederek üstümüzde yükselen inşaat sektörünün aymazlığına devletin müdahale etmeyerek çanak tuttuğunu da gösteriyor.
Patronların ve Bakanın Ellerinde İşçilerin Kanı Var!
Her şeyden evvel belirtmek isteriz ki, hem inşaat şirketleri hem de Devlet, yaşanan iş cinayetlerinden birinci derecede sorumludur. Özellikle ucuz iş gücü olarak görülen, güvensiz ve güvencesiz, bazen kayıtsız olarak çalıştırılan göçmen emekçilerin tabi olduğu gayrı insani çalışma ve yaşam koşulları karşısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın patronlardan yana saf aldığı gün gibi ortadadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bir yıl önce “iş kazalarına” bütünlüklü çözüm bulunması amacıyla “Acil Kriz Masası” oluşturulacağı ve inşaat sektöründe etkin denetim yapılacağı yönünde açıklamaları lafta kalırken; patronların doğrudan kar etmesine neden olacak teşvik sisteminin bir an evvel hayata geçirilmesi tesadüf değildir.
2009 yılından beri, İhtiyat Sandığı yatırımlarına Devlet tarafından el konularak emekliliklerinde hak ettikleri birikimden yoksun bırakılan göçmen emekçilerin maruz kaldığı ayrımcı, sömürücü ve hukuksuz uygulama ve bu fondan patronlara teşvik kisvesiyle para akıtılması hiçbir şekilde kabul edilemezdir.
Kadın cinayetleri, iş cinayetleri tavan yaparken Devletin bu alanda en yetkili yöneticisi konumunda olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının uçağı kaçırıp apronda koşması, farklı çoraplar giymesi ve iş cinayetinin yaşandığı gün sosyal medya hesabından uçaklarda gösterilen emniyet videolarından sıkıldığı paylaşımı gibi haberlerle gündeme gelmesini, oturduğu koltuğun sorumluluğunu kavrayamayan, gayriciddi bir tutumun ifadesi olarak görüyoruz
İş Cinayetlerine Karşı Politik ve Hukuki Mücadeleyi Yükselteceğiz!
BY Meclisi olarak, kurulduğu günden beri özel sektörde sendikalaşmayı mücadelesinin temeline alan ve kamu- özel, vatandaş-yabancı, kadın-erkek-LGBT diye ayırt etmeden her zaman emekçilerin yanında saf tutan Bağımsızlık Yolu’nun emekçilerin sömürüye ve ayrımcılığa uğramadan insanlık onuruna yakışan bir şekilde çalışmaları ve yaşamaları için politik ve hukuki mücadelemizi yükselteceğimizi ve yaşanılanların sorumluluları olan özel şirketleri ve devleti karşımıza almaktan çekinmeyeceğimizi tüm halkımızla paylaşırız.
Bağımsızlık Yolu Meclisi