Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, HAKSEN Başkanı Salih Erşangil ve KTÖS Yönetim Kurulu Üyesi Onur Bütüner, Emeğin Gündemi programına katılarak Kamu Sektörü, Kamu Kurumları ve Kamusal Eğitim konu başlıklarını irdelediler.
Özkızan: Halka Gerçek Anlamda Hizmet Eden Bir Kamu Ekonomisi Yaratmalıyız
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan programda yaptığı açıklamalarda, Bağımsızlık Yolu olarak piyasa ekonomisine karşı, kamucu ekonomiye olan ihtiyacı çok kez dile getirdiklerini vurgularken, bazen yanlış anlaşılmaların yaşanabileceğini söyledi. Kamunun ekonomisini savunurken şu anki halini savunmadıklarını, kamudaki mevcut durumun, mücadelesini verdikleri kamucu ekonomiyle benzer olmadığını aktardı. Düzeltebilmek için mevcut haliyle de kamuya sahip çıkmamız gerektiğini ifade eden Özkızan, nasıl daha verimli, nasıl halka gerçek anlamda hizmet eden bir kamu ekonomisi yaratabiliriz bunların üzerinden mücadele vermemiz gerektiğini belirtti.
Özel Sermaye Kamunun Altını Oyuyor
Özel sektör çalışanlarının kamuya bakışının olumlu olmadığını, bunu da inkar edemeyeceklerini söyleyen Özkızan, bu algıya sebep olan gerçek sorunları çözmemiz gerektiğini söyledi. Özkızan, kamu sektörünün kendi haline bırakıldığını vurgularken, ultra zenginlerin piyasadaki tüm karın kendilerine akmasını istedikleri için kamunun altını oymaya çalıştıklarını, rejim partilerindeki temsilcileri ile de bunu başardıklarını vurguladı.
Kamuda var olan verimsizliğin sorumluluğunun yöneticilerde olduğunu vurgulayan Özkızan, hükümetin kamu sektörünün patron olduğunu belirtti. Halkın oylarıyla temsiliyet kazanan, halkın vergisiyle bütçe yöneten bir kurumdan bahsedildiğini söyleyen Özkızan, kamu yöneticilerinin kamunun durumundan sorumlu olduklarını söyledi.
Külliye Binasının İnşa Edildiği Ortamda, Devletin Okul, Hastane veya Kamu Binalarını Yenilememe Mazereti Yok
Halk arasında devlette para yok, elinden gelenin en iyisini yapıyor düşüncesinin de var olduğuna değinen Özkızan, halihazırda devasa külliye binasının inşa edildiği ya da ülke zenginlerinin dünya zenginlerinin ağzını açıkta bırakacak yatırımlar yaptığı ortamda, devletin okul, hastane veya kamu binalarını yenilememe mazeretinin olmadığını dile getirdi.
Özkızan, ultra zenginlerin hayırseverlik adı altında okullar inşa ettiğini ancak farkında olmadan kendi kendilerini ihbar ettiklerini belirtti.
Ultra Zenginlere Şükran Çekmeyelim, Hayırseverlikleri Ne Kadar Vergi Kaçırdıklarının Göstergesi
Ultra zenginlerin gelirlerini düşük gösterip vergi ödemediklerini, daha sonra da bir anda ciddi paralara bir okul inşa ettiklerini söyleyen Özkızan, “hayırseverlik yaptıklarını düşünüyorlar ancak ne kadar vergi kaçakçısı olduklarını dolayı yoldan gösteriyorlar” dedi. Paranız varsa niye geliri düşük gösterip vergi ödemiyorsunuz diyen Özkızan, kazanmıyorlarsa bir okul yapacak parayı nereden buluyorlar sorusunu sordu. Okul inşa eden hayırseverlik adı altındaki ultra zenginlere şükran çekmeyelim vurgusu yapan Özkızan, bunun vergi kaçakçılığının bir göstergesi olduğunun altını çizdi.
Erşangil: Devlet Laboratuvarı En Kısa Zamanda Uygun Bir Yapıya Getirilmeli
HAKSEN Başkanı Salih Erşangil Emeğin Gündemi programında yaptığı açıklamada, deprem konusunda kamu okullarında sorun olduğu kadar, kamu binalarının da sorunlar olduğuna değindi. Birçok kamu binasının içine girmeye dahi korkulacak düzeyde olduğuna dikkat çeken Erşangil, bu durumu devamlı gündemde tutmaya çalıştıklarını ifade etti. Ancak olumlu geri dönüş alamadıklarını aktaran Erşangil, okullarda yaptıkları gibi konteyner veya prefabriklerle çözüm arandığını söyledi.
8 yıl önce yanan laboratuvar binasını hatırlatan Erşangil, üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala Veteriner Dairesi’nin kenarında prefabrik yapılarda çalışanların işlerini özveriyle yapmaya çalıştığını aktardı. Bu konuyla ilgili mücadele ettiklerinde hep bir bahaneyle karşılaştıklarını söyleyen Erşangil, Devlet Laboratuvarı’nın önemine dikkat çekerek, en kısa zamanda uygun bir yapıya getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Erşangil, 2010 yılından sonra göç yasasıyla birlikte kamu çalışanları arasında vergi eşitsizliğinin oluştuğunu söyledi. Göç yasasına tabi olanların daha çok vergi ödediğini anlatan Erşangil, bunun maaşın düşük olmasına ve enflasyonu karşılamak için hayat pahalılığı ödeneğinin maaşlara daha az yansımasına sebep olduğunu belirtti. Göç yasası sonrası girenlerin emekli olduklarında çok daha az maaş ve ikramiye alacaklarını söyleyen Erşangil, terfilerde de eşitsizliklerin olduğunu dile getirdi.
Özel Sektörle Kamu Sektörünün Birlikte Mücadele Etmesini Sağlamalıyız
Erşangil kamu çalışanları sendikalarının özel sektör çalışanlarına sırtını dönmesiyle, kamu çalışanlarının haklarının da budandığını söyledi. Özel sektörün baskısıyla kamunun bölündüğünü aktaran Erşangil kamu maaşlarının çok yüksek olduğu düşüncesiyle baskı yapıldığını dile getirdi. Bu durumun da göç yasasını doğurduğunu ifade eden Erşangil, devletin verdiği hakların düşürülmesi ile özelin verdiği hakların düştüğünü, özelin verdiği haklar düştükçe devletin verdiği hakların da düştüğünü anlattı. Yapmamız gerekenin iki sektörün de birlikte mücadele etmesini sağlamak olduğuna işaret eden Erşangil, kamu ve özel sektör emekçilerinin bölünmesi, emekçi halkın zararına sermayenin ve egemenlerin yararına olduğunu vurguladı.
Bütüner: Konteynerler Geçici Çözüm Değil Vizyon Haline Geldi
KTÖS Yönetim Kurulu Üyesi Onur Bütüner programda yaptığı açıklamada, devletin okulları depreme dayanıklı hale getirme veya okullardaki sorunlara çözüm bulma çalışmalarının olduğunu, ancak yeterli olmadığını söyledi. Okulların açılmasına 1 ay bir süre kaldığına dikkat çeken Bütüner, mevcut iyileştirmeye başlanan bazı okullar olduğunu ancak bu kadar kısa sürede tamamlanmasının mümkün olamayacağını dile getirdi. Necati Taşkın İlkokulu’nun depreme dayanıklı olmayan bir bölümünün yıkıldığını, hızlı bir şekilde yeni dersliklerin projelendirilmesinin yapılıp inşaata başlanması gerektiğini söyleyen Bütüner, ancak sürecin beklemede olduğunu aktardı.
Yaşanan deprem sonrası ilk iş konteyner dersliklerle çözüm arandığını anlatan Bütüner, ilk etapta bunun mantıklı olduğunu, ancak üzerinden yıllar geçmesine rağmen şu anda bir gelişmenin olmadığını, geçici çözümün vizyon haline geldiğini söyledi. Nüfus artışından veya dayanıksız binalardan dolayı sürekli konteyner dersliklerle çözüm arandığını vurgulayan Bütüner, halktan kesilen deprem vergilerinin sağlıklı kullanılmadığını ifade eti.
Velilerle Beraber Çocuklarımızın İyi Bir Ortamda Eğitim Alabilmeleri İçin Mücadele Edeceğiz
Deprem Denetim Komitesi’nin mevcut kamu okullarında onarım, inşaat ve tadilat için 124 okul belirlediğini, bazı okulların ise hiç kullanılmaz olduğunu söyleyen Bütüner, çözümü ise okullara 110 adet konteyner sınıf göndermekte bulduklarını ifade etti. KTÖS olarak okulları gezmekte ve yapılan çalışmaları kontrol etmekte olduklarını belirten Bütüner, dönem başladığında velilerle beraber çocuklarımızın iyi bir ortamda eğitim alabilmeleri için mücadele edeceklerini vurguladı.
Esas İtibar Halka Sunulan Hizmet Kalitesiyle Ölçülebilir
Devletin külliye yapacak parası var denildiğinde itibar da önemli cevabının verildiğini belirten Bütüner, konuya nereden baktığınızla yorumlama şeklinin değişebileceğini söyledi. Esas itibarın halka sunulan hizmetin kalitesiyle ölçülebileceğini aktaran Bütüner, bir tarafta toplama kamplarına dönmüş okullar, diğer tarafta da devasa külliye binası hangi tarafta olduğunuza göre yorumlanabileceğini belirtti.
13 Yeni Okula ve 300 Yeni Öğretmene İhtiyaç Var
Girne ve İskele bölgesinde ciddi nüfus artışı olduğuna dikkat çeken Bütüner, özel okulların ücretlerinin artmasıyla da Lefkoşa bölgesinde kamu okulların kalabalıklaştığını söyledi. Özellikle Yenikent bölgesinde ciddi sıkıntıların olduğunu ifade eden Bütüner, sendika olarak yaptıkları hesaba göre kaliteli eğitim verebilmek için okul öncesi, ilkokul ve özel eğitim hizmetini sunacak ülke çapında toplam 13 okula ihtiyaç duyulduğunu ancak herhangi bir çalışma yapılmadığını aktardı.
Göç yasasının öğretmenleri de etkilediğini ifade eden Bütüner, sendikaların mücadelesi ile göç yasası öncesi sonrası işe giren kamu çalışanları arasında maaş farkının eskiye nazaran daha az olduğunu söyledi. En büyük sıkıntının ilerde emeklilikte yaşanacağını dile getiren Bütüner, emeklilik ikramiyelerinde %80-90 civarı bir düşüş olmasının beklendiğini aktardı.
Bütüner, eğitim bakanlığının öğretmenin yanında değil de daha çok cezalandıracak ve haklarını budayacak noktada durduğunu söyledi. Yakın zamanda geçirilmeye çalışılan öğretmen yasasındaki değişikliği hatırlatan Bütüner, öğretmen haklarını budayacak, iş ve güvence şartlarını zorlayacak maddeler içerdiğini belirtti. Verilen mücadele ile birlikte bazı noktalarda geri adımlar attırdıklarını söyleyen Bütüner, bazı maddelerin ise geçirilmesine engel olamadıklarını söyledi. Olur olmadık konularda öğretmenlere soruşturulmalar açıldığını anlatan Bütüner, öğretmenleri susturmaya korkutmaya çalıştıklarını belirtti.
Bütüner, 300’e yakın öğretmen ihtiyacının devam ettiğini söyledi. Ayrıca ciddi öğretmen yardımcısı ihtiyacının da olduğunu dile getiren Bütüner, kadronun yıllardır açılmadığını, var olan öğretmen yardımcısı görevindekilerinin de kadrolanmadığını anlattı. Bütüner, okul öncesi eğitim kurumlarında yardımcı öğretmeni okul aile birliği ve velilerin istihdam ettiğini söyledi ve 100 öğretmen yardımcısı kadrosuna ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi.
Sendika Olarak Tam Gün Eğitime Karşı Değiliz, Sadece Planlama Yapılması Gerektiğini Söylüyoruz
Planlama yapılmadan denemek amacıyla öğleden sonraki eğitimin haftada ikiye çıkarıldığını belirten Bütüner, sendika olarak bu konuda ciddi bir planlama yapılması gerektiğini defayen söylediklerini belirtti. Öğle arası beslenme, ulaşım gibi sorunların oluşacağını bakanlığa ilettiklerini aktaran Bütüner, bu uyarıların bakanlık tarafından dikkate alınmadığını üstüne öğretmenlerin hedef gösterildiğini aktardı. Özel sektör çalışanı işler öğretmen de işlesin mantığıyla hareket edildiğini ifade eden Bütüner, sendika olarak tam gün eğitime karşı olmadıklarını ancak planlama gerektiğini anlatmaya çalıştıklarını dile getirdi.