Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Bölge Sorumlusu Cansu N. Nazlı, Özgür Gazete’de, Damla Dabis’in sunduğu, Özgür Yorum programının konuğu olarak açıklamalarda bulundu.
Danışıklı Dövüş Halinde Milliyetçiliği Tırmandırıyorlar
Son günlerde gündemi meşgul eden Kıbrıs’ın güneyinde oynan maç ile ilgili açıklama yapan Nazlı, Türkiye’ye giriş yasağı ile karşılaşanlar ile Fenerbahçe-AEK maçına gitmeye çalışan ama gidemeyen insanların mağduriyet kaynağının ortak olduğunu aktardı. Nazlı, Kıbrıs Türk halkı, uzun bir süredir sadece sporda değil kültür ve eğitim alanlarında da uygulanan ambargolarla, kapana kısılmış hissi içerisinde yaşamaktadır, bugün siyasi ve ekonomik istikrarsızlık yanında bu tarz uygulamaların adanın kuzeyindeki halkı nefessiz bıraktığını söyledi.
Şovenist söylemlerle mangalda kül bırakmayanların sadece Kıbrıs’ın kuzeyinde veya Türkiye’de olmadığını aynilerinden Kıbrıs’ın güneyinde de olduğunu vurgulayan Nazlı, iki şovenist odağın birbirlerini beslediğini söyledi. Danışıklı dövüş halinde milliyetçiliği tırmandırıyorlar, bölünmeyi kalıcı hale getirmek için çabalıyorlar diyen Nazlı, bağımsız birleşik Kıbrıs, halkların kardeşleşmesi, adamızın ortaklaşması diyenlerden daha çok şovenist unsurlar ortaklaşmış durunda açıklamasını yaptı.
Nazlı, “Bağımsızlık Yolu, her iki tarafın da milliyetçi şöven unsurlarını reddetmeyi temel siyasi çizgisi görür ve birleşmeyi, barışı, kardeşleşmeyi engelleyen unsur hangisiyse karşısında durur” ifadelerini kullandı.
Bağımsızlık Yolu Rahvancıoğlu’nun Giriş Yasağı İle İlgili İtiraz Sürecini Başlatıyor
Türkiye’ye girişi engellenen Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu ile ilgili Bağımsızlık Yolu’nun izleyeceği yol ne olacak sorusu üzerine Nazlı, buradaki elçiliğe değil de Türkiye’den bir hukukçu üzerinden Türkiye idaresine bir müracaatta bulunacaklarını, giriş yasağı ile ilgili bilgi ve yasağın kaldırılmasını talep edileceklerini aktardı. Türkiye’nin yasalarına göre 30 gün içerisinde bir cevapla dönülmesi gerektiğini belirten Nazlı, verilecek veya verilmeyecek yanıt üzerinden de dava ikame edileceğini söyledi. Nazlı, bu konunun sadece Münür Rahvancıoğlu ile ilgili olmadığını, toplumsal bir konu olduğu bilinciyle sürecin her safhasında kamuoyunu bilgilendireceklerini söyledi.
Bağımsız Yargımızı Yıpratma Niyetindeler!
Çavuşoğlu’nun “Kıbrıs’ta hukuk lazım” sözü ile ilgili de açıklama yapan Nazlı, Metin Feyzioğlu’nun elçi olarak atanmasını manidar bulduğunu ifade etti ve bağımsız yargıyı yıpratma niyetinde olduklarını aktardı.
Yargıya güveniyoruz çünkü yargı yasalara bağlı karar verme yükümlülüğündedir diyen Nazlı, ancak yasama organı mecliste çoğunluğu bulunan işbirlikçi hükümetin geçirdiği veya geçirme niyetinde olduğu Türkiye’den dayatma, yasakçı, ifade özgürlüğünü baltalayıcı çeşitli yasaların olduğunu söyledi. Gündemde tutmaya çalıştıkları Yayın Yüksek Kurulu ile ilgili yasa çalışmalarına değinen Nazlı, “yabancı sermaye oranını %80’e çıkaracak maddeler içeriyor ve burada bir havuz medyası yaratmaya çalışıyorlar” dedi.
Muhalefeti Külliyeye Karşı Ortak Paydada Buluşturmak Değerli ve Önemli
Külliye konusu ile ilgili soru üzerine Nazlı, külliye inşaatını müdahalelerin ve baskıların taçlandırılması olarak gördüğünü söyledi. Nazlı, çeşitli yönleriyle karşı çıkan birçok kesimin varlığını hatırlattı ve birlikte ortaklaşılan noktanın, bu külliyenin yapılmaması yönünde olduğunu belirtti. Burada önemli olanı görmeliyiz diyen Nazlı, karşı koymayı örgütlemek, toplumsal muhalefeti olabildiğince ortak paydada buluşturmak değerli ve anlamlıdır dedi.
Yapılan müdahalelerin arkasının kesileceğini düşünmediğini belirten Nazlı, külliye meselesinde olabildiğince ortaklaşıp toplumsal muhalefeti yükseltip, örgütlersek, önümüzdeki süreçte Kıbrıs Türk halkına yararı olacaktır açıklamasını yaptı. Eylemlilik planı ile ilgili bir takvimleme var diyen Nazlı, ilerleyen günlerde açıklanacağını söyledi.
AKP hükümette olduğu süre boyunca ülkemize yapılan dayatmaların, siyasi dayatma olarak kalmadığını belirten Nazlı, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutu da oldu dedi. Külliyenin dini bir simge olduğunu da vurgulayan Nazlı, bir boyutu da sosyokültürel dayatma olan sünni islamlaştırma politikaları ve muhafazakarlaştırma ile ilgilidir açıklamasını yaptı. Nazlı, “Türkiye’den gelen sosyokültürel asimilasyon dayatmalarının, siyasi dayatmalardan çok daha yüksek etkileri ve yaralayıcılığı olacaktır. O yüzden sorunu külliye meselesinden ibaret görmemeliyiz, bunun daha büyük bir planın parçası olduğunu görmemiz gerekiyor” ifadelerine yer verdi.