Kıbrıslı Elen Andreas Soutzis’in tutuklanmasıyla başlayan tahkikat sürecinin halen tamamlanmamış olması ve sanığın 15 (on beş) günü aşkın süredir bu nedenle hükümsüz tutuklu yargılanması adilane değildir. Ceza yargılamalarının seri şekilde gerçekleşmesi ve masumiyet karinesine saygı gösterilmesi sanık haklarının temelini oluşturur. Mevcut durumda Polis ve Savcılığın tahkikat sürecini teknik bahanelerle sürüncemede bırakması ve sanığın ülke basınında ve Türkiye basınında bazı yayın organlarınca, masumiyet karinesi hiçe sayılarak “casus” olarak nitelendirilmesi sanık haklarını haleldar edici niteliktedir.
Gerek masumiyet karinesinin çiğnenmesi, gerekse vatandaş olmayan pek çok sanığın yargılanmasında olduğu gibi tahkikat sürecinin makul olmayan biçimde uzatılarak geciktirildiği bir süreç yaşanmakta olan Soutzis davasındaki bir diğer anomali ise internette kolayca bulunabilecek askeri bölge fotoğraflarının suç sayılmasıdır. Hâlâ daha askeri bölge statüsünü koruyan Kapalı Maraş’ta turistik fotoğraflardan, düğün fotoğraflarına, video klip vb. çekimlere kadar pek çok görsel kayıt yapılırken ve bu kayıtlar internette kolayca bulunabilirken askeri bölgeyi fotoğraflamak suçu coğrafyamızın ve 21. Yüzyıl’ın gerçeklerine aykırı bir tutum olarak hayat bulmaktadır. Oldukça eski bir yasa olan Fasıl 307 tahtında lisanssız telsiz bulundurma suçu da, zamanın gerçekleriyle çelişen çağdışı bir uygulama olarak değerlendirilebilir. Bir telsizin yapabileceğinin çok çok üstünde hünerlere sahip olan cep telefonlarının hayatımızın doğal bir parçası haline geldiği bu zamanlarda, kapsama alanı ve işlevi oldukça dar olan bir telsizi bulundurmanın suç teşkil etmesi, yasal düzenlemenin çağdışı kalması sebebiyle işlevsiz bir uygulamaya sebebiyet vermektedir.
Çağın gerçekleriyle çelişen bu yasaların tadil edilmesi gerektiğini vurgularken Polis ve Savcılığın tahkikat süreçlerinde adil yargılanma hakkını göz ününde bulundurarak görevini en makul sürede tamamlaması gerektiğini belirtiriz.
Bağımsızlık Yolu (a)
Umut Ersoy
Parti Meclisi Üyesi