25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla İçişleri Bakanlığı, Polis Genel Müdürlüğü ve Meclis önünde gerçekleştirdiğimiz basın açıklamalarının ardından kadın cinayetlerinin baş sorumlusu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından hesap sormak üzere burada bulunuyoruz.
Sona ereceğe benzemeyen ekonomik kriz en başta, esnek, ucuz, güvencesiz iş gücü olarak görülen biz kadınları yoksullaştırarak hayatlarımızdan ekonomik şiddeti ve baskıyı eksik etmemiş, bizlere huzurlu geçen bir gün bile bırakmamıştır. Çoğu hane açlık sınırında bir yaşama mahkum edilirken Bakan, hiçbir ihtiyacı karşılayamayacak meblağda olan sosyal yardım maaşlarının artırılması yönünde bir girişimde bulunmadığı gibi, annesine bakmadığını asılsız biçimde iddia ederek bir kadının neredeyse linç edilmesine bizzat sebep oluyordu.
Kadınların çalışıyor olsa dahi, içinde bulunduğumuz koşullarda ekonomik bağımsızlığı olması neredeyse imkansızken devletin şiddete uğrayan kadınların başını sokabileceği bir çatı açmaması, kadınları şiddet gördükleri hanede yaşamaya mahkum etmekle eşdeğerdir. Bakan Çeler de dahil, bugüne kadar bu koltuğu işgal eden ve sığınma evi açmanın sözünü dahi etmeyen bütün bakanların elinde katledilen kız kardeşlerimizin kanı vardır. Bilin ki biz kadınlar, aramızdan alınan her kız kardeşimizin hesabını, artık o koltuklarda oturmuyor olsanız bile sizden soracağız.
Evde şiddet gösteren eşlerden, sokakta cirit atan yobazlardan, kadınları taciz etmeyi kendinde hak gören hadsizlerden, iş yerinde mobbing yapan, tacizlerde bulunan müdürlerden, patronlardan rahat nefes alamadığımız her gün, şiddete uğramamızı önleyecek ve bizi şiddetten koruyacak tedbirleri almayan sizleri rahatsız edeceğiz. O kadar ki, istifa etseniz, hükümette düşseniz bile biz şiddetten kurtulmadan siz bizden kurtulamayacaksınız!
Gönyeli’de geçtiğimiz haftalarda öldürülen kız kardeşimizin polise şikayeti olmadığını, eğer olsaydı gereğini yapacaklarını, bu yüzden de sorumluluğu bulunmadığını iddia etti Sn. Bakan. Bir kadının şiddetten korunabilmesi için yapmanız gereken her şeyi yaptınız mı ki, sorumluluktan kendinizi bu kadar kolay sıyırabiliyorsunuz? Üstelik Gülbahar’ın öldürülmeden yaklaşık 10 gün önceden poliste şikayeti bulunduğunu biliyoruz. Okları kendi üzerinizden çekmek için, öldürülen bir kadının polise yaptığı şikayeti gizlemeye utanmıyor musunuz?
Kadınlar yok annesine bakmıyormuş, yok şiddet gördüğünü polise şikayet etmiyormuş diye bizle uğraşmayı kesin artık. Bugün 25 Kasım, bugün bizim isyan günümüz!
Bugün ne siz, ne Başbakanınız ne de Cumhurbaşkanınız konuşacak! Bugün ezilen kadınlar konuşacak, bugün şiddete uğrayan kadınlar isyanını haykıracak, siz susacaksınız!
Bugün eğer illa bir şey yapmak istiyorsanız kamu kaynaklarını kadına yönelik şiddeti besleyen gerici odaklara değil, kadınları, çocukları, yoksulları koruyacak sosyal politikalara tahsis edin! Alo 183 ihbar hattının tam teşekküllü hizmet verebilmesi için gerekli alt yapıyı oluşturun! Bir an önce güvenlik, sağlık, hukuki ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin koordineli şekilde bir noktadan verileceği şiddet önleme merkezlerini hayata geçirin! LTB’nin sığınma evi var diye oturmayın, her bölgeye kadın sığınma evlerini kurmak için harekete geçin!
Bizim artık tek bir can bile kaybetmeye tahammülüz kalmamıştır. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi sigara bırakma kampanyası gibi ucuzlaştırmanıza izin vermeyeceğiz! Kadınlar olarak hayatlarımıza sahip çıkacağız ve korku içerisinde geçirdiğimiz her günün hesabını, başta gerekli önlemleri almadan bize pişkin pişkin 25 kasım çağrısı yapan devlet erkanından soracağız! Yaşasın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günümüz! Yaşasın, şiddete uğramadan kadınlar!
Bağımsızlık Yolu, Baraka, KEK