Bundan sadece 2 hafta önce, partimizin Genel Sekreter Yardımcısı’nın Türkiye’ye girişine izin verilmemesi üzerine bir basın açıklaması kaleme alıp, aşağıdaki ifadeleri kullanmıştık:
“Kıbrıslı Türkler, sınır ve geçiş kapılarından ilk kez geri çevrilmediler. Kıbrıslı Türkler “yasak” lafını duymaya, geri çevrilmeye, gözetim altında tutulmaya alışkındırlar. Kıbrıslı Türkler hem Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (KC) geçiş kapısından geri çevrilirler, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin (TC) kapısından geri çevrilirler. Kıbrıslı Türkler hem Kıbrıslı Elen yetkililerin yasakları ile karşılaşırlar, hem de Türkiye yetkililerinin yasakları ile karşılaşırlar. Kıbrıslı Türkler bazen “Türkiye kökenli” ya da “yerleşik” diye suçlanarak geri çevrilirler, bazen de “Kıbrıslı” ya da “muhalif” diye suçlanarak geri çevrilirler”.
KC yetkilileri, sözlerimizi bir kez daha kanıtlamak istercesine, KC vatandaşlığı olmayan Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs’ın güneyinde oynanacak olan AEK – Fenerbahçe maçına alınmamasına karar verdi. Dahası, bir süredir, kuzeyden güneye geçişlerde Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri daha önce benzeri görülmemiş uygulamaları gündeme getirmeye başladı. Bu yeni uygulamalara dair KC yetkililerinden henüz resmi bir açıklama yapılmasa da, geçişlerde kktc vatandaşlarından hem kktc hem de KC kimlik kartı istenirken, kktc vatandaşıyla evli olan TC vatandaşından ise hem TC ve kktc kimlik kartı hem de evlilik belgesi talep ediliyor. Belli ki KC yetkilileri, Kıbrıslı Türklere yeni zorluklar çıkarmak konusunda TC yetkililerinden geri kalmak istememektedir.
**
Birbirlerine karşı sürekli naralar atan, ancak iş icraata gelince Kıbrıslı Türklere hayatı zehir etmek dışında hiçbir şey yapmayan KC ve TC yetkililerinin sahtekârlığı ayan beyan ortadadır. KC’nin spor takımları TC’deki müsabakalara güle oynaya katılmaktadır. TC’nin spor takımları da KC’deki müsabakalara güle oynaya katılmaktadır. Kıbrıslı Türklerin hiçbir şeye katılamadıklarından dolayı mağdur oldukları ve her şeye seyirci kaldıkları yetmiyormuş gibi, şimdi artık “seyirci kalmamıza” bile izin verilmemektedir. Kameralar karşısında birbirlerine düşmanlık naraları atan Anastasiadis ve Erdoğan, kapalı kapılar ardından el sıkışmakta, dostluk etmekte, Kıbrıslı Türklere hayatı zehir etmek konusunda ortak hareket etmektedir.
Birbirlerine dost ama Kıbrıslı Türklere düşman olan KC yetkilileri ile TC yetkililerine karşı Kıbrıslı Türk halkının tek dostu önce kendisi, sonra da Türkiye’deki ve Kıbrıs’ın güneyindeki halklardır. Çözümü TC’de ya da KC’de arayanlar ise, olup bitenlere artık “seyirci” bile kalamayacaktır.
**
2 hafta önceki basın açıklamamızda da vurguladığımız üzere, Kıbrıslı Türk halkı geri çevrilmeye alışkın olsa da, geri adım atmaya alışkın değildir. Geri adım atmayacağız!
Nasıl ki AKP hükümeti gittikten sonra biz Türkiye’nin emekçi ve onurlu halklarıyla Ankara’nın sokaklarında kol kola ve özgürce yürüyeceğiz; Anastasiadis hükümeti gittikten sonra da onurlu Kıbrıslı Elen emekçileri ve halkıyla Lefkoşa’nın sokaklarında, güney-kuzey demeden, kol kola ve özgürce yürüyeceğiz.
Bağımsızlık Yolu (a)
Genel Sekreter
Celal Özkızan