Bağımsızlık Yolu Mağusa Milletvekili Adayı ve Parti Meclisi Üyesi Umut Ersoy, Kıbrıs Postası TV’de Canan Onurer’in sunduğu “Seçim Masası” programına katıldı.
23 Ocak 2022’de gerçekleştirilecek erken genel seçimleri ve ülke gündemini değerlendiren Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun “Muhalefete Talibiz” sloganı ve “Muhalefet Programı” ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Ülkemizde Hükümet, İktidar Değildir!
Bağımsızlık Yolu’nun uzun zamandır ülkedeki muhalefet boşluğunu dillendirdiğini söyleyen Ersoy, son zamanlarda yaşanan ekonomik kriz, pandemi krizi ve Türkiye’nin gerek seçimlere gerekse mahkeme kararlarına, kurultaylara karşı yapmış olduğu yoğun müdahaleler nedeni ile bu boşluktan başka kesimlerin de bahsetmeye başladıklarını söyledi. Bağımsızlık Yolu’nun hükümete karşı değil, iktidara ve mevcut rejimin karakterine karşı muhalefet yaptığını belirten Ersoy, bizim ülkemizdeki hükümetin iktidar olmadığını ifade etti.
Ersoy, “Bizim ülkemizdeki iktidar yapısı, yasama veya yürütme organıyla ele geçirilebilecek bir yapıda değildir. En basitinden akaryakıt krizi. Akaryakıt tedarikçileri zam gelmesini talep ediyor, hükümet ise yaklaşan seçim nedeniyle zammı yapmaktan geri duruyordu. Tedarikçiler ne yaptı? İstasyonlara akaryakıt vermedi, zammı aldı. Yetmedi, bir daha yakıt vermedi, zam aldı. Yetmedi, akaryakıt fiyatlarını 5 günde bir belirleme yönünde karar üretildi. Bu konuda kararları alan kim? İktidar kim? Hükümet mi yoksa akaryakıt ithalatçılar mı? Aynı durum sağlık ve eğitim alanı için de söz konusu. Veya polis askere, asker de Türkiye’ye bağlı. Peki kendine bağlı olmayan polise hükmedemeyen hükümete iktidar diyebilir miyiz? Bunlar gibi nedenlerle Bağımsızlık Yolu, iktidarda olmakla hükümette olmanın aynı şeyler olmadığını söylüyor. Bağımsızlık Yolu olarak biz muhalefete talibiz derken, sadece mecliste değil, sokakta da emekçiden, kadından, doğadan ve muhalefet programında işaret edilen diğer konulardan yana muhalefete talibiz” diye konuştu.
Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun 2015 yılından beri sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması, 2018 yılından beri servet vergisinin alınması ve asgari ücretin en düşük kamu maaşına endekslenmesinin yanında, halktan yana birçok talebi hem sokakta, hem de sahip olduğu diğer araçlarda gündeme getirdiğini ve mücadele ettiğini söyledi.
Ülkenin Geleceği Gittikçe Yoksullaşıyor!
Ersoy, “Bu ülkede; bir avuç imtiyaz sahibi ultra zenginin, vergi muafiyetlerinden, vergi indirimlerinden ve bir çok teşvikten yararlanarak gün geçtikçe daha çok zenginleşirken, geniş halk kesmini oluşturan emekçilerin, kadınların, çocukların, gençlerin, kısaca bu ülkenin geleceğinin gittikçe daha fazla fakirleştiği, yoksulun daha çok yoksul olduğu bir düzenin içerisinde yaşıyoruz” dedi.
Banka ödemelerinin ertelenmesinin, faizlerin işlemeye devam ettiği sürece borcu olan halka değil, banka patronlarına yaradığını söyleyen Ersoy, kar oranlarının azaltılarak da banka borçlarının ertelenmesinin mümkün olduğunu belirtti. Ersoy, kar oranının düşürülmesi ile borç yükünün altında daralan ve nefes almaya çalışan kesimlerin biraz olsun rahatlayabileceğini ifade etti.
İmar Planı Değil Rant Planı
İskele imar planında halkın ihtiyaçlarına ve toplumsal faydaya göre bir karar üretilmediğini belirten Ersoy, planın imzalanan halinin belirli inşaat şirketlerinin çıkarlarını koruyacak bir rant planı şekilde oluşturulduğunu söyledi. Kamu bütçesinden pek çok teşviğin özel kurumlara ve üniversitelere aktarıldığını söyleyen Ersoy, devlet okullarının ise eksiklikler nedeni ile içler acısı bir durumda olduğunu belirtti. Geçtiğimiz hafta tavanı yıkılan Namık Kemal Lisesi’ni anımsatan Ersoy, “Ücretsiz kamusal eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi alanlar terk edildi, sosyo-ekonomik anlamda en kırılgan kesimler savunmasız bırakıldı. Bunu yerine de zaten semirmekte ve zenginleşmekte olan belirli bir kesim korundu, kollandı, semirtildi” diye konuştu.