Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi Üyesi Umut Ersoy, Feray Yalçuk’un sunduğu Emeğin Gündemi programına konuk olarak Kıb-Tek, Aksa ve halkın enerji İhtiyacını değerlendirdi.
İhalesiz yakıt alımının farklı şekillerde gerçekleştirildiğini belirten Ersoy, ülkemizde bunun ilk kez yapılmadığını ve 2010-2015 yılında da ihalesiz yakıt alındığını hatırlattı. Türkiye ile imzalanan anlaşma sonucunda TIPIC’den 5 yıl boyunca ihalesiz yakıt alındığını söyleyen Ersoy, protokolün süresi bitince uzatılmak istendiğini fakat uluslararası ihaleye çıkılması yönünde karar alındığını ifade etti. Ersoy, ihale yöntemi ile çok daha düşük ücrete yakıt alındığını belirtti.
Yakın geçmişte yine elektriksiz ve yakıtsız kaldığımız Arıklı döneminde de ihalesiz yakıt alımı yapıldığını ifade eden Ersoy, ihaleye çıkılmadığı için daha pahalı ve kalitesiz yakıt alındığını söyledi. Ersoy, şimdiki uygulamanın ise uluslararası ihaleye çıkılması için gerekli olan sürenin bilerek ve isteyerek tamamlanmadığı için yakıt sıkıntısı ve elektrik kesintilerinin artması sonucunda oluştuğunu belirtti. Piyasanın çok daha fazla üzerinden alınan, kirli ve teknik şartnameye uymayan ihalesiz yakıtın günümüzde yaşanan elektrik kesintilerine neden olduğunu vurgulayan Ersoy, yakıt bedelinin ise faturaya yansıtıldığının iddia edildiğini söyledi.
Elektrik Faturalarının Artmasının Sebebi Ihalesiz Yakıt Alımı Değil
Elektrik faturalarının yüksek gelmesine ihalesiz yakıt alımını sebep olarak gösterenlerin hiçbir dayanağı olmadığını söyleyen Ersoy, ihalesiz yakıt alımının yarattığı maliyetin faturalara yansıtıldığına dair hiçbir bulgu, veri veya belge olmadığını vurguladı. İhaleye zamanında çıkılmış olsa bile, bugün yine aynı faturaları ödeyeceğimizi ve bunun Mart ayından beri belli olduğunu ifade eden Ersoy, bunun sebebinin on yıllardır farklı hükümetler eliyle sürdürülen aynı enerji poltikaları olduğunu belirtti.
Ersoy, “Bu gerçeği görünmez kılıp, sanki sorun yapısal değilmiş de sadece UBP-DP-YDP hükümetinin usulsüzlükleriymiş gibi davrananlar CTP vekilleri hem halkı yanıltıyorlar hem de bugünlere gelmemizdeki sorumluluklarını gizlemeye çalışıyorlar. Bugün elektirik faturalarının yüksek olmasının sebeplerinin en başta gelenleri; AKSA’ya döviz bazında alım garantisi verilmesi, yine AKSA’ya neredeyse sıfırdan santral yapacak kadar paranın yıllık kira bedeli olarak verilmesi, gazinoların ve otellerin yüksek enerji tüketimine rağmen konutlardan daha düşük tarifeden ücretlendirilmesi, EL-Sen’in, meslek odalarının, bilim insanlarının raporlar eşliğinde yaptığı uyarılara rağmen dörtlü hükümet dahil hiçbir dönemde gerekli yatırımın yapılmamasıdır. Belki de en önemli sebep ise akaryakıta bağımlı enerji üretiminde ısrarlı olunmasıdır. Şurası bir gerçek ki; ihaleye zamanında çıkılmış olsaydı dahi mevcut akaryakıt santralleri ile elektrik üretiminin maliyeti yine yüksek olacaktı. İhaleye zamanında çıkılmış olsaydı da yine Teknecik ve Kalecik santrallerinden kirli dumanlar yükselecekti. Çünkü en ucuz akaryakıt bile kendi kaynaklarımızdan daha maliyetlidir. Çünkü en rafine yakıt bile zehirdir” diye konuştu.
En Kıyak Sözleşme, AKSA ile Yapılan Sözleşmedir
AKSA serüveninin 1999 UBP-TKP hükümeti döneminde başladığını söyleyen Ersoy, daha sonra gelen hükümetlerin de benzer politikaları sürdürdüklerini ve kamusal enerji üretiminin azalarak AKSA’nın arttığını belirtti. AKSA ile yapılan sözleşmenin, ülkemizde imzalanan en kıyak sözleşme olduğunu ifade eden Ersoy, bugünkü enerji maliyetlerimizin bu kadar yüksek olmasının ana sebeplerinden birinin bu sözleşme olduğunu söyledi. AKSA’ya santrallarini kurmasına karşılık yıllık kira bedeli olarak yaklaşık 28 Milyon Dolar ödendiğini açıklayan Ersoy, ödenen 2 yıllık kira bedeli ile yakıt ile çalışan yeni bir elektrik santrali kurulabileceğini aktardı.
Ersoy, AKSA ile yapılan sözleşmenin yap-işlet modeli olduğunu fakat kuruma kira bedeli dışında yakıt bedeli de ödendiğini ve döviz bazında alım garantisi verildiğinin altını çizdi. Alım garantisi verildiği için kamusal santrallerin enerji üretiminin %50’nin altına düşürüldüğünü söyleyen Ersoy, AKSA’ya on yıllardır ihtiyaç fazlası ödeme yapıldığını vurguladı. Bugüne kadar ödenen rakamlarla kamusal ihtiyaçların karşılanması için santraller, okullar, toplu taşıma gibi hizmetlerin sağlanabileceğini belirten Ersoy, Kıbrıslı Türk halkının enerji ihtiyacının hiçbir iktidarın eline bırakılamayacak kadar hayati öneme sahip olduğunu ifade etti.
Kumarhanelerin Elektrik Ücretini Halk Ödüyor
KIBTEK’e siyasi atamaların yapılması ama yeterli yatırımların yapılmaması, kötü yakıt kullanımı ve bakımların zamanında yapılmaması nedeniyle verimin düştüğünü ve kurumun bataklığa sürüklendiğini belirten Ersoy, akaryakıt ile enerji üretim modelinin sürdürülebilir olmadığını söyledi.
Uygulanan tarifelerde dengesizlik olduğunu ifade eden Ersoy, en fazla elektrik tüketen kumarhanelere uygulanan tarifelerin, kullandıkça artan tarife uygulanan konutlara yansıtılan ücretlerden düşük olduğunu aktardı.
Üniversiteler ve oteller için uygulanan tarifelerin de konutlar için uygulanan tarifeden düşük ve sabit olduğunu vurgulayan Ersoy, halkın enerji ihtiyacı karşılanamazken kumarhane, üniversite ve otel patronlarının desteklendiğine dikkat çekti.
AKSA’nın Kalecik Santrali’nin kamulaştırılması ile müthiş bir kaynak sağlanacağını söyleyen Ersoy, tarifelerde acilen düzenlemeye gidilmesi gerektiğini belirtti.
Bizi Kurtaracak Olan Güneştir, Rüzgardır
Ersoy, “AKSA’nın sözleşmesini uzatanlar, sözleşmenin feshini aklına bile getirmeyenler, güneş-rüzgar gibi kendi kaynaklarımız ile enerji üretimini ağzına almayıp, kendilerinin hükümet olmasıyla bütün sorunların sihirli bir el değmiş gibi çözüleceğini iddia edenler, hiç utanmadan hiç sıkılmadan tek sorun ilahesiz yakıt alımıymış gibi hedef şaşırtıyorlar. Bizim ihtiyacımız olan temiz, ucuz ve kamusal enerji politikalarını hayata geçirip fosil yakıtlardan planlı bir çıkış yapmaktır. Yakıt ihalesinin zamanında yapılması bizi kurtarmaz. Bizi kurtaracak olan güneştir, rüzgardır, evsel atıklardır. Bizi kurtaracak olan sermayenin değil halkın ihtiyaçlarının kamusal olarak karşılanmasıdır” dedi.
Yenilenebilir enerji üretimine geçmenin planlı çalışma ile mümkün olduğunu belirten Ersoy, kendi kaynaklarımız ile doğaya zarar vermeden halkın enerji ihtiyacının karşılanabileceğini söyledi.