Kıbrıs’ta ilk Türkçe gazete Saadet’in yayınlanmasının yıldönümü olan 11 Temmuz, Basın Günü olarak kutlanmaktadır. Ancak ne yazık ki ülkemizde basın özgürlüğü bir yandan sermaye, diğer yandan da devlet eliyle geriletilmektedir. Basın emekçileri ve halkın haber alma hakkına sahip çıkan basın kuruluşları, bu iki yönlü baskının altında, güç koşullara rağmen görevlerini yapmaya çalışmaktadırlar.
Büyük sermayenin basın alanında söz ve ifade özgürlüğünü abluka altına alan yatırımları ile sipariş üzerine haberler üretilmesi yetmezmiş gibi: Sendikasız, güvencesiz, kimi zaman Asgari Ücret’in altında maaş alarak, izin kullanmadan çalıştırılan basın emekçileri, özgürce haber üretememektedirler. Basın-İş Yasası’nın gazeteciler lehine düzenlemeleri on yıllardır hayata geçirilmemekte, sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması talebi uygulanmamakta, Asgari Ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmemekte ve ekmekleri alınlarına silah olarak dayanan gazeteciler ekonomik bir baskı altında tutulmaktadırlar. Bugün Basın Günü nedeniyle açıklama yayınlayan rejim partileri, hükümet oldukları dönemlerde oy birliği ile geçirdikleri yasalarla da basın çalışanlarının baskı altında tutulmasının ortağıdırlar.
Bağımsızlık Yolu olarak her fırsatta; Meclis’ten 2014 yılında oy birliği ile geçen “Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası”nın ve 2020 yılında UBP-CTP birliği ile geçen “Bilişim Suçları Yasası”nın basın özgürlüğünü ortadan kaldıran maddelerinin düzeltilmesi için çağrıda bulunduk. Bugün bu vesile ile bir kez daha bu yasalara “kamuyu ilgilendiren bir konuda haber yaparak mesleğini icra eden gazetecileri koruyacak maddeler eklenmesi” gerektiğini hatırlatıyoruz.
Bu yasalar değişmediği sürece, muhalif insanlar ve basın emekçileri fikir beyanlarından, yazılarından, kitap bulundurmaktan, müzik dinlemekten yargılanmaya devam edecektir. Ülkemizde halen özel hayatın gizliliğini ihlalden yargılanıp davası devam eden gazeteciler vardır ve bu gazetecilerin davaları Ağır Cezaya havale olduğunda tutuklu yargılanmaları söz konusu olacaktır. Bahsi geçen yasaların oy birliği ile geçmesinde katkısı olan ve düzeltilmeleri için hiçbir önerge hazırlamayan rejim muhalefetinin, bugün basın özgürlüğünden söz etmesi kabul edilemez!
Aynı şekilde, “Müfsit Niyetli Yayınlar”ın düzenlendiği Ceza Yasası da, en az iki kez kapsamlı olarak elden geçmiş olmasına rağmen, Meclis içi muhalefet geçmişte bu maddeye de fırsatı varken dokunmadı. Meclis içi muhalefetin geçmişte imkanı varken fikir ve ifade özgürlüğü doğrultusunda düzeltmediği bu yasalar bugün UBP-DP-YDP gericiliği tarafından kapsamı genişletilerek halkın üzerinde bir baskı aracına dönüştürülmektedir.
Bağımsızlık Yolu, egemenlerin elinde bir silaha dönüşen ilgili yasalara karşı mücadelesini yürütürken, Basın özgürlüğünü güvence altına almanın temel yolunun basın emekçilerinin sendikal güvenceye kavuşması olduğunu hatırlatır. Tüm zorluklara karşı mesleğini hakkıyla yerine getiren tüm basın çalışanlarının ve basın kuruluşlarının Basın Günü’nü selamlarız!
Bağımsızlık Yolu
Emekçinin Partisi