2012 yılında bu yana Bağımsız Kıbrıs şiarıyla sokakta gerçekleştirilen eylemlere bu yıl da Bağımsızlık Yolu, Anonim Gençlik, Baraka Kültür Merkezi’nin organizasyonuyla gerçekleştirildi.
Lefkoşa’da Pronto Çemberi olarak bilinen çemberde toplanan eylemciler, sırasıyla İngiliz Komiserliği, Amerikan Temsilciliği ve TC Lefkoşa Büyükelçiliğine yürüyerek Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünü ve emperyalist kuşatmayı protesto ettiler.
Eylem sırasında, “Bağımsız Kıbrıs, Bütün Halklar Kardeştir!”, “Son Son Son! İşgallere Son!”, “One Solution, Revolution”, “Out Out Out! British Bases Out!”, “Ankara Elini Yakamızdan Çek!”, “Yankee Go Home!” gibi sloganlar atıldı.
Keleşzade: İşbirlikçiler ve Egemenler Tarafından Sınıf Mücadelesini Bastırmak ve Adanın Bölünmüşlüğünün Devamı İçin Aynı Politikalar Kullanılmaya Devam Etmektedir
İngiliz Komiserliği önünde örgütler adına konuşma gerçekleştiren Mustafa Keleşzade, İngiliz döneminden günümüze değin devam eden pek çok siyasi unsura dikkat çekerek “Örneğin dün İngiliz döneminde Kıbrıslı Türkler arasında adil İngiliz idaresinin devamını isteriz diyerek statükoyu savunan işbirlikçiler vardı, bugün ise onların siyasi angonileri olan ve en az onlar kadar işbirlikçi olan statükocular “egemen eşitlikçiler” vardır” dedi.
Keleşzade yaptığı açıklamada, “Dün İngiltere’nin ada halklarını bölmek, emekçilerin ortak sorunlarını, sömürgeciliğin kendisini görünmez kılmak için kullandığı korku ve nefrete dayalı kimlik politikası milliyetçilik vardı. Bugün işbirlikçiler ve egemenler tarafından sınıf mücadelesini bastırmak ve adanın bölünmüşlüğünün devamı için aynı politikalar kullanılmaya devam etmektedir” dedi.
Keleşzade, devam eden tüm bu kötülüklere rağmen, halen devam eden en önemli şeyin, Kıbrıslı Elen ve Kıbrıslı Türk sosyalistleri, devrimcilerince sürdürülen onurlu mücadeledir vurgusunu yaptı.
İpçiler: ABD Taşeron Ordularıyla ve Çeteleriyle Ülkemize Çatışmayı, Savaşı ve Yıkımı Getirdi
İngiliz Komiserliği önünde gerçekleştirilen açıklama sonrası örgütler Amerikan Temsilciliği önüne yürüyüş gerçekleştirdi. Amerikan Temsilciliği önünde örgütler adına konuşma gerçekleştiren Kamil İpçiler, tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da savaş, acı ve göz yaşı getiren Amerikan emperyalizmin protesto ettiklerini açıkladı.
İpçiler açıklamasının devamında, “Bu terör devleti, belki Ortadoğu halklarına yaptığı gibi bize kendi ordusuyla doğrudan müdahalede bulunmadı ancak İngiltere ile girdiği yeni sömürgecilik yarışında ve adanın o dönem antikapitalist bir dünya düzeninin parçası olma tehdidine karşı, bizim ülkemize taşeron ordularıyla ve çeteleriyle çatışmayı, savaşı ve yıkımı getirmiş oldu” dedi.
İpçiler, ABD’nin halkları kardeş ve bağımsız bir Kıbrıs mücadelesinin önündeki ön büyük engellerden biri olduğunu söyledi.
Rahvancıoğlu: Kıbrıs Halklarının Söz, Yetki, Karar, İktidar Sorunu Aynı Şekilde Devam Ediyor
Amerikan Temsilciliği önünde yapılan açıklama sonrası TC Büyükelçiliği’ne yürüyen eylemciler yürüyüş sırasında sadece TC Büyükelçiliği önünde karşılaştıkları polis barikatına karşı “Halka Değil Sermayeye Barikat”, “Söz Yetki Karar İktidar Halka”, “Ankara Elini Yakamızdan Çek!”, “Külliye Değil Sığınmaevi” sloganlarını attı.
TC Büyükelçiliği önünde gerçekleştirilen eylem sırasında örgütler adına Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu açıklamalarda bulunda.
Rahvancıoğlu, Kıbrıs Halklarının önündeki barikatlar şimdi olduğu gibi bazen Türkiye Büyükelçiliği önünde, bazen İngiliz Valiliği önünde veya o dönem halkın iradesini en sıcak şekilde gasp eden dış unsur hangisi ise onun önünde kuruldu. Ancak halkın mücadelesini engellemek üzere kurulan bu barikatlar halkın mücadele azmini hiçbir zaman sona erdiremedi dedi.
Kıbrıs halklarının sorunlarına çözüm bulacağı, Kıbrıs halklarının çeşitli sorunlarında yanında olduğu iddiasıyla dışarıdan adaya gelen dış güçler, kendi Kıbrıs sorunlarını çözdükten sonra sorun çözülmüştür dediklerini söyleyen Rahvancıoğlu, Kıbrıs haklarının söz, yetki, karar, iktidar sorunun aynı şekilde devam ettiğini vurguladı.
Rahvancıoğlu: Türkiye Cumhuriyeti Elçiliğinin, Yunanistan’a Da Bizim Adımıza Selamlarımızı Göndereceğini Ümit Ediyoruz
Eylem sırasında İngiliz Komiserliği, Amerikan Temsilciliği ve TC Büyükelçiliği önlerinde protesto gerçekleştirildiğini ancak Kıbrıs’ın kuzeyinde Yunanistan Elçiliği olmadığı için protesto gerçekleştiremediklerini hatırlatan Rahvancıoğlu, “Yunanistan’la en uyumlu şekilde çalışarak, adanın Amerikan ve İngiliz çıkarları doğrultusunda, yeniden şekillenmesinde büyük emekleri olan Türkiye Cumhuriyeti Elçiliğinin, Yunanistan’a da bizim adımıza selamlarımızı göndereceğini ümit ediyoruz” dedi.
Kıbrıslı Türk halkı açısından söz yetki karar iktidar sorununun çözümü birleşik, bağımsız bir Kıbrıs’tan geçtiğini vurgulayan Rahvancıoğlu, “bize egemen eşitlik masalları okuyanlar, Kıbrıslı Türklerin tanınmış bir özne olarak, bir irade olarak, siyasi eşit bir özne olarak, belediye sorunundan, öğretmen yasasına, cumhurbaşkanı sarayı ihtiyacı olup olmadığına, yol sorununa, orman sorununa, yangın helikopteri sorununa hiçbir sorununda Kıbrıs’ta yaşayan insanların çıkarlarını gözetmiyorlar. Onların iradesine, onların kararına saygı duymuyorlar” dedi.
Kendilerini görünmez kılmak için Kıbrıs’ta alın teriyle yaşayıp, geleceğini bu adada kurmak isteyen insanları birbirine düşman etmek üzerine siyaset güdüldüğünü söyleyen Rahvancıoğlu, “Bu siyasetler karşısında Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir şiarını yükseltmek, Kıbrıslı Türk devrimcilerin görevidir ve bu görevi geçmiş kuşaklardan aldığımız gibi geleceğe yükselterek, çoğaltarak taşıyacağız” dedi.
Rahvancıoğlu’nun yapmış olduğu açıklamalar sonrası Bağımsızlık Yolu, Anonim Gençlik ve Baraka Kültür Merkezi adına ortak basın açıklaması okundu.
Ortak basın açıklamasının tamamı şöyle:
Neden Bağımsız, Nasıl Kıbrıs?
2012 yılından beri her 14 Ağustos’ta “Bağımsız Kıbrıs” sloganı sokaklarda yankılanmaktadır. Tam 10 yıldır dökülüyor Bağımsız Kıbrıs özlemi ağızlarımızdan. Bağımsız bir Kıbrıs özleminin kökleri 1920’lere, Kıbrıslı Elen devrimcilerin kurduğu Kıbrıs Komünist Partisi’ne dayanır. Tam 100 yıldır yankılanmaktadır Bağımsız bir Kıbrıs özlemi.
Bir talebin kanıksanması ya da bir sloganın normalleşmesi bir bakıma iyidir. Taleplerimiz, sloganlarımız, özlemlerimiz ve mücadelemiz ne kadar çok taşınırsa siyasetin merkezine, ne kadar çok sindirilirse toplum nezdinde, o kadar iyi… bir bakıma ise tehlikelidir: o talebin, o sloganın altı boşalabileceğinden. Bir talebin, bir sloganın altını en önce dolduran şey, samimi ve örgütlü mücadeledir. Çeşitli örgütlerin, partilerin, derneklerin ve yapıların ortaya koyduğu bu samimi ve örgütlü mücadele sayesindedir ki 10 yıl sonra dahi, ilk günkü coşkuya ve kararlılığa sahibiz.
Peki neden “Bağımsızlık”?
Bağımsızlık, sadece ideolojik bir duruş ya da siyasi bir görüş değildir. Bağımsızlık bir ihtiyaçtır. Bağımsızlık, bir halkın kendi bugünü ve geleceği üzerinde söz sahibi olması, kendi çıkarlarını gözetmesi, kendi refahını her şeyden üstün tutmasıdır. Bağımsızlık, bir toprağa kimin ayakları her gün basıyorsa, o ayaklar üzerine yükselen akılların ve kalplerin ihtiyaçlarının gözetilmesidir. Kökü dışarıda olan işbirlikçi siyasetlerin de, serpilebilmeyi ancak ayakları Kıbrıs’a basmayanların güdümüne girmekte bulabilmiş siyasetlerin de bizi bugün getirdiği nokta ortadadır: Yersizlik, yurtsuzluk, yokluk, yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik. Kıbrıslı Türk halkı, uluslararası platformlarda kendi kimliğiyle yer alan her türden millete imrenerek bakmaktadır; Kıbrıslı Türk halkı, bugün artık sıradan market raflarına ve en temel gıda ürünlerine bile içi sıkıla sıkıla bakmaktadır; Kıbrıslı Türk halkı, göç etmiş evlatlarının hasretinin acısıyla geride kalan evlatlarının güvencesizliğinin ve geleceksizliğinin acısı arasında savrulmaktadır.
Kıbrıslı Türk halkı, hem işbirlikçi siyasilerin ve siyasetlerin, hem de Kıbrıs adasını kendi stratejik amaçlarının, jeopolitik hesaplarının ve mafyatik işlerinin bir oyun alanı olarak gören Türkiye devletinin yetkililerinin boyunduruğu altındadır. Kıbrıslı Türk halkı, bu kara parçasıyla tek bağı onun beşeri ve doğal zenginliğini durmaksızın sömürmek ve geriye yoksulluk, sefalet, ekolojik yıkım ve güvencesizlik dışında başka hiçbir şey bırakmamak olan ultrazenginlerin ve büyük sermaye sınıfının boyunduruğu altındadır. Zenginliğin kaynağı Kıbrıslı Türk halkı ve bu kara parçası iken, zenginliğin kaymağı ultrazengin sınıfınının boyunduruğu altındadır.
Kıbrıslı Elen halkı da benzer bir süreçten geçmektedir. Bir yanda gittikçe yükselen Elen milliyetçiliği ile birlikte kökleri Kıbrıs’tan iyice kopan siyasetler, diğer yanda ise artık Kıbrıs adasının yarısını vatan olarak görmeye gönül indirmiş, birleşik bir Kıbrıs özleminden vazgeçmiş, bunu da sırf Kıbrıslı Türklere siyasi eşitlik tanımamakta ısrar ettiği için yapmış merkez siyasetler. Dahası, tıpkı Kıbrıs’ın kuzeyinde olduğu gibi, doğayı talan edip yabancı büyük sermayeye ruhunu satmış Kıbrıslı Elen sermayesi.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, her türden emperyalizmin boyunduruğu altındadır Kıbrıs. Hangi taşı kaldırsanız altından bir emperyalistin çıktığı bir coğrafyadır burası. Yaklaşık 100 yıl boyunca adayı sömürgeleştirdiği yetmemiş gibi hala daha iki askeri üssüyle Kıbrıs’ı Ortadoğu’ya dönük bir operasyon merkezi olarak kullanan Britanya emperyalizminin; adayı bölmek ve NATO’nun güvenli limanına dönüştürmek için Türkiye’yi ve Yunanistan’ı bir taşeron gibi sahaya sürmekten geri durmamış Amerikan emperyalizminin; doğalgazın kokusunu alır almaz başımıza üşüşmek için sıraya girmiş Fransız emperyalizminin ve Akdeniz’de etki alanını büyütmek için Kıbrıs’ı hoyratça kullanmaktan geri durmayan Rusya ve Çin emperyalizminin boyunduruğu altındadır Kıbrıs.
Nasıl bir Kıbrıs?
Kıbrıs adası, pek çok şeye tanıklık etmiş yaşlı ve tecrübeli bir kara parçasıdır. Kıbrıs adası, nesiller ve yüz yıllar boyunca üzerinde yaşayıp da ısrarla kökünü içeriye değil dışarıya serpenleri de görmüştür; başka bir kara parçasından koparak gelip de kısa bir sürede artık hiç kopmamacasına içeride köklenenleri de görmüştür. Bağımsız Kıbrıs, çıkarı ve özlemi Kıbrıs’ın bağımsızlığında yatanların vatanıdır. Bağımsız Kıbrıs, Kıbrıs’tan başka hayatını kuracak isteği ya da lüksü olmayanların ellerinde ve omuzlarında yükselecektir. Bağımsız Kıbrıs, bağsız bir Kıbrıs değildir. Türkiye halkları ile en güçlü bağlar, ancak bağımsız ve birleşik bir Kıbrıs ile birlikte kurulabilecektir. Bağımsız bir Kıbrıs, Ortadoğu, Akdeniz, Kuzey Afrika ve Balkan coğrafyalarına sıkı sıkıya bağlı kalarak gerçekleştirilebilecek bir hedeftir. Bizleri bağımlı kılmak için tüm dünya ile bağımızı koparanlara inat; tüm dünya ile bağlarımızı bağımsızlık ile inşa edeceğiz. Bağımsız Kıbrıs, bütün halklar kardeştir!