26 Nisan hatırlanması gereken bir tarih. Çernobil trajedisinin üzerinden geçen 32 yılın ardından felakette ölenlere ve halen etkilerini üzerlerinde taşıyıp acı çekenlere saygılarımızı sunuyoruz. BM Atomik Radyasyon Etkileri Üzerine Bilim Kurulu raporlarına göre bu felaketten dolayı 115.000 insan yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmış, tiroid kanseri vakalarında inanılmaz artışlar meydana gelmiştir. Dahası halen birçok bebek genetik anomalilerle ve yüz kusurlarıyla doğmaktadır. Olay grafiklerden ve rakamlardan da ibaret değildir; sayısız yaşam kaybedilmiş, insan sağlığında ve çevrede geri döndürülemez hasarlara yol açmıştır. Bu olayı takip eden süreçte yaşanan Fukushima felaketi gibi deneyimlerden dolayı nükleer santrallere olan ihtiyacı ve bu santrallerin gerçekte ne kadar nükleer enerjinin barışçıl kullanımını temsil ettiğini tekrar düşünmek durumundayız.
Yeni nükleer enerji nükleer santrallerdeki güvenliği garanti altına almakta mıdır? Bu teknoloji deprem bölgelerinde inşa edilen nükleer santrallerin güvenliğini garanti altına almakta mıdır? Bu sorulara verilen cevaplar oldukça iç karartıcıdır. Bu gerçek 2011 Fukushima felaketinde ortaya çıkmıştır. O tarihte son derece ileri teknolojiye sahip Japonya, Richter ölçeğine göre 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından yaşanan tsunami sonucunda 15000 insanının ölmesini ve buna bağlı yaşanan trajedileri önleyememiştir. Yakın tarihli bu nükleer kaza, radyasyonun denize sızması ve havaya karışması sonucunda onlarca yıl insanları ve çevreyi olumsuz yönde etkilemeye devam edecektir.
Geçtiğimiz yıllarda giderek artan oranda ülkelere nükleer enerji politikalarını gözden geçirmeye başlamışlardır. Türkiye’nin güney kıyısında bulunan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin resmi olarak inşa edilmeye başlanması, ülkemiz Kıbrıs için bir tehdittir. Bu noktada Kıbrıs’ın Akkuyu’ya Ankara’dan ve Türkiye’deki birçok büyük ilden daha yakın olduğunu vurgulamak gerekmektedir.
Kıbrıslılar aktif bir deprem bölgesinde inşa edilmekte olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin işler hale gelmesi durumunda oluşacak tehlikenin farkında olmak durumundadır. Radyasyon sızıntısı durumunda oluşacak hasar nükleer santralin yüzlerce kilometre çevresini etkileyecektir. Çernobil’de olduğu gibi yüzlerce insan sağlık sorunları yaşayacak ve bu yüzden ölecektir. Ancak riskler teknik sorunlardan dolayı oluşacak kazalardan hatta depremden dolayı meydana gelebilecek olanlardan ibaret değildir. Böylesi bir santralin normal işleme sürecinde bile radyoaktif atıkların nasıl saklanacağı, deniz suyunun ısınmasının yaratacağı termal kirlilik gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda oluşacak enerji ihtiyacının yenilenebilir enerjilerle (esas olarak güneş enerjisiyle) karşılanabileceğine inanıyoruz. Yukarda anlatılan riskler 10 Ocak 2015’te yapılan Nükleer Santraller Konferansı’nda bilimsel olarak analiz edilmiş ve tartışılmıştır. Yalnızca Türkiye’de değil, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu bölgesinde yapılması planlanan ya da inşa halinde olan nükleer santrallerin işler hale gelmesi durumunda yalnızca Kıbrıs’ın değil, Türkiye’nin kendisinin ve diğer komşu ülkelerin de yüksek risk altında olacağı tespit edilmiştir. Bu santraller ülkemiz Kıbrıs için korkunç felaketlere yol açabilecektir.
Çevreci, siyasi ve toplumsal örgütlerin üyeleri olan bizler, Kıbrıs’ın her yerinden yurttaşlarla birlikte Kıbrıs Nükleer Karşıtı Platformunun aktif katılımıyla Mayıs 2015’te hazırlanan Nükleerden Arındırılmış bir Akdeniz için Lefkoşa Deklarasyonu’nu hatırlatmak istiyoruz. Değerli adamıza yakın yerlerde inşa edilmesi planlanan nükleer santrallere karşı olan duruşumuzu tekrar ilan ediyoruz. Bu duruşumuzun yalnızca Akkuyu’ya değil var olan veya inşa edilecek olan tüm nükleer santrallere karşı olduğunu da vurguluyoruz. Toplumumuzun farkındalığını artırmayı ve çabalarımızı Kıbrıs içinde ve dışında sürdürmeyi amaçlıyoruz. Mücadelemiz ancak bu nükleer santrallerin bölgemizdeki inşası durduğunda sona erecektir.
26 Nisan acı bir anıdır. Bu bağlamda tüm Kıbrıslıları Lefkoşa’da yer alacak özel bir etkinliğe davet etmek istiyoruz. 26 Nisan Perşembe akşamı, akşam 19.00-21.00 arasında mumlarınızı yanınızda getirin ve Lefkoşa Ledra Sokağı’ndaki (Uzun yol) barikatta oluşturacağımız insan zincirine katılın.
Nükleere Hayır Platformu