Kadınlar Savaşlara, Faşizme, Gericiliğe Karşı Yürüyor
Öyle zamanlardan geçiyoruz ki; kadın erkek dinlemeyen bu düzen hepimizin canını yakıyor. Bilhassa biz kadınlar, evde, eşitsiz cinsiyet rollerinden dolayı adaletsizliğe maruz kalıyor; okulda cinsiyetimiz veya cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılığa uğruyor; iş yerinde emeğimizin sömürülmesinin yanı sıra cinsel taciz ile de baş etmek zorunda bırakılıyoruz.
Tüm bunlara karşın, 8 Mart 1857’de, haklarını arayıp grev yaptıkları için yanarak ölen kız kardeşlerimizin ruhu, mor-kızıl bulutların üzerinden bize bakıyor ve dayanışma ile direnme gücü veriyor.
Ataerkil kapitalizmin kadınlar üzerindeki tarihsel baskısının yanı sıra son yıllarda ülkemizde ve yakın coğrafyamızda yaşanan gericilik, faşizm ve savaşlar da kadınların yaşamını ve özgürlüğünü hedef alıyor.
Ülkemize yavaş yavaş ve planlı bir şekilde sirayet eden neoliberal muhafazakarlaşma, bir yandan tüm halkı yoksullaştırırken diğer yandan kadınların toplumsal hayattan geri çekilmesine, aileye hapsolmasına sebep oluyor. İş hayatında bilhassa özel sektörde günde 8 saatten fazla çalışan kadınlar, evde de görünmez emekleri ile mesailerine devam ediyorlar. Eğitim, sağlık, barınma gibi sosyal hakların geriletilmesi, dinsel gericilikle birleşince, sığınma evi, kamusal kreş gibi imkanların da olmadığı ülkemizde, kadınlar için daha fazla şiddet ve baskı anlamına geliyor. Artan çocuk istismarları ve çocuk tacizleri de, gericiliğin en çirkin yüzü olarak kendini gösteriyor. Kendinden olmayanı yok etmek isteyen, ifade özgürlüğüne dahi tahammülü olmayan faşizm ise erkek egemenliği ve kadının aşağılanması ile kol kola girmiş durumda. Tüm kirli savaşlar gibi yanı başımızda Afrin’de yaşanan savaşta da kadın kimliği ile birlikte kadın bedeni de parçalanıyor hatta teşhir ediliyor.
Oysa aynı zamanda kadın mücadelesinin aydınlık yüzü, erkek egemen sisteme karşı kadın özgürlük mücadelesiyle yeni yaşamın filizlendiği demokratik, ekolojik, özgürlükçü sistemin örüldüğü alternatif toplumsal model sunuyor.
Hal böyleyken, yeni bir yaşamı yaratma, eşit ve özgür bir kültürü örme gücüne ve becerisine sahip olan kadınların, savaşların, faşizmin ve gericiliğin üzerine gitmesi kaçınılmaz oluyor.
İşte bu nedenlerle bu 8 Martta savaşlara, faşizme ve gericiliğe karşı yürüyoruz. Devletten, meclisten ve yeni kurulan hükümetten, gericiliğe başta eğitim olmak üzere hiçbir kurumda geçit vermemesini; faşist dernek ve faaliyetleri engellemesini ve savaşları çıkaranlar ile adamızdaki uzantılarına karşı onurlu bir karşı duruş sergilemesini talep ediyoruz.
İmza koyan örgütler: Bağımsızlık Yolu, Baraka Kültür Merkezi, Kadın Eğitimi Kolekitifi, Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Özgür Genç Kadın Meclisi