Rahvancıoğlu: Niye Çocukların Başının Dışındaki Örtüyü Önemsiyorsunuz da Midesinin İçini Önemsemiyorsunuz?

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, “Bu çocukları gerçekten bu kadar çok mu önemsiyorlar? O zaman ben sorarım, okula aç giden, açlıktan bayılan çocuklar var… Niye başının dışındaki örtüyü önemsiyorsunuz da midesinin içini önemsemiyorsunuz?” diye sordu.

Rahvancıoğlu, Ada TV’de Nupelda Karabuğday’ın sunduğu Günaydın Ada programına konuk olarak gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Disiplin Tüzüğü AKP Tarafından Dayatılan Bir Siyasal İslam Projesi

Rahvancıoğlu, programda yaptığı açıklamada disiplin tüzüğü hakkında konuşarak sonucun ne olacağının hükümetin ve toplumsal mücadele edenlerin davranışlarının belirleyeceğini ifade etti. Tüzüğü, AKP tarafından dayatılan bir siyasal İslam projesi ve çocuklar üzerinden siyasal İslam’ın alanını genişletme çabası olarak değerlendirdi.

Rahvancıoğlu, diktatoryal rejimlerin sürekli krizler çıkararak ve eş zamanlı olarak krizleri idare ederek bu kaosun içinde “bizim otoriter, güvenilir liderlere ihtiyacımız var” havasını yaydığını ve böylelikle rejimlerini pekiştirdiklerini söyledi. Toplumsal muhalefeti sorunlarla felç etmeye çalıştıklarını ekleyerek Türkiye örneğini verdi. Rahvancıoğlu, UBP-YDP-DP hükümetinin bu tüzüğü yaparkenki niyeti sempati kazanmaksaydı ellerine, yüzlerine bulaştırdıklarını ifade ederek toplumun büyük bir çoğunluğunun bu uygulamaya karşı olduğunu, tepki gösterdiğini yineledi. Hükümette olan partilerin alt tabanlarının bile bu uygulamanın gereksiz olduğunu ve huzursuzluk çıkardığını söylediklerini de belirten Rahvancıoğlu, “hükümet ben ne yaparım da rant elde ederim diye düşündüyse bu hesap kesinlikle boş çıktı” dedi.

Esas Olan Toplumsal Olarak Çıkarlarımız Doğrultusunda Davranabilmek

Rahvancıoğlu, toplumun düşünce olarak ikiye ayrıldığını, birbirine düşürüldüğünü fakat yabancı düşmanlığının her toplumda olduğunu ifade ederek bunun görmezden gelindiği zaman büyüyeceğini söyledi. “Bunun toplumsal nedenleri vardır, o nedenlerin ortadan kaldırılması ve bu zihniyetlerin karşında net durulması gerekiyor” şeklinde konuştu. Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak Genel Kurullarında “Kıbrıs milliyetçiliğine” karşı net bir tavır ortaya koyma kararı aldıklarını da kaydetti. Rahvancıoğlu, ekonomik, askeri anlamda egemen olanın Türk milliyetçiliği, Kıbrıs milliyetçiliğinin ise kültürel anlamda hegemonik bir milliyetçilik olduğunu ekledi. Kıbrıs milliyetçiliğinin solun içinde olduğu kadar UBP’de de olduğunu ekledi. Rahvancıoğlu, esas olanın toplumsal olarak çıkarlarımız doğrultusunda davranabilmek olduğunu belirterek, bir milliyetçiliğin antisi olmanın da dümen suyuna girmenin de sıkıntılı olduğunu ifade etti.

Çocuk Haklarının Ortadan Kaldırılmaya Çalışıldığı Bu Pratik Karşısında Ancak Emek Temelli Bir Siyaset ile Durulabilir

Disiplin Tüzüğünün aynı zamanda çocuk haklarıyla ilgili bir mesele olduğuna da dikkat çeken Rahvancıoğlu, “önce çocuk kavramını kabul etmeliyiz, sonra da kabul ettiğimiz olgunun haklarını ve özgürlüklerini savunmalıyız” şeklinde konuştu. Rahvancıoğlu çocuk kavramının ortaya çıkışından da bahsederek, tüzüğün çocuğu yetişkin gibi kabul ettiğini söyledi. Her özgürlüğün bir sorumluluk da olduğuna değinen Rahvancıoğlu, “bir çocuğa din ve vicdan özgürlüğü adı altında bir özgürlük tanıyorsun, bunun çocuğa yükleyeceği sorumluluk nedir?” sorusunu yöneltti. Rahvancıoğlu, çocuk kavramının ve çocuk haklarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bu pratik karşısında ancak emek temelli bir siyaset ile durulabileceğini vurguladı. “Bugün sormamız gereken sorular “neden bizim okullarımızda konteyner sınıflar var, neden bizim okullarımızda yeterli öğretmen yok? Eğer çocuk haklarını savunacaksak bu temelden ilerlememiz gerekiyor” dedi. Rahvancıoğlu, temel meselenin çocuk haklarını olduğunu ve çocuk haklarının savunusunun emek temelli bir siyaset olduğunun altını çizdi.

Niye Çocukların Başının Dışındaki Örtüyü Önemsiyorsunuz da Midesinin İçini Önemsemiyorsunuz?

Rahvancıoğlu açıklamasında, çocuğun gelişimi süresince her türlü bilgiyi nesnel bir şekilde ve dayatmadan ulaşabileceği şekilde sunmak gerektiğini de belirterek, yetişkinliğe eriştiğinde kendi için alacağı en doğru karara güvenmek gerektiğini söyledi. Rahvancıoğlu “Bu çocukları gerçekten bu kadar çok mu önemsiyorlar? O zaman ben sorarım, okula aç giden, açlıktan bayılan çocuklar var… Niye başının dışındaki örtüyü önemsiyorsunuz da midesinin içini önemsemiyorsunuz?” diye sordu.

Siyasal İslam ve İslam’ın iki farklı şey olduğuna dikkat çeken Rahvancıoğlu, “her türlü siyasal din ile bizim derdimiz var” dedi. Siyasallaşmış dinin baskıcı ve özgürlükleri kısıtlayan bir yapı olduğunu kaydetti. Rahvancıoğlu, Kıbrıslı Türklerin İslam ile ilgili bir dertleri olmadığını siyasal İslam ile ilgili sıkıntıları olduğunu ve bunun 1950’lerden beri var olduğunu kaydetti.

Rahvancıoğlu, 1980’den itibaren İmam Hatip Okullarının yaygınlaştığını, tarikat ve cemaatlerin önünün açıldığını anımsatarak “işçi sendikada örgütlenmesin cemaatte, tarikatta takılsın, biz de devletin her şeyini satalım” düşüncesinin hakim olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, CHP’nin bu süreç boyunca katkısının olduğunu da belirterek, Madımak örneğini verdi. Rahvancıoğlu, “fatura kesilecekse doğru yere kesilsin. Laikliği biçimsel bir temelde alıp toplumsal temelde uygulamayan, tamamen şekilsel bir anlayış” şeklinde konuştu.

Çocuk Haklarının Korunabilmesi için Sosyal Hizmetlerin de Güçlendirilmesi Gerek

Halkların ortaya çıktıktan sonra aynı kalmadığını, zihinsel ve fiziksel olarak değiştiğinden de bahseden Rahvancıoğlu, “Türkiye kökenli insanlar ben Türkiye göçmeniyim diyerek halk ile birlikte hareket edebilir ama, ben Türkiye kökenli Kıbrıslı Türküm diyerek bu halkın bir parçası da olabilir” ifadelerini kullandı. Başörtüsü tüzüğü meselesinin etnik temel veya kökenden kurulmaması gerektiğini çocuk hakları ve siyasal dayatma olarak değerlendirmek gerektiğine de dikkat çekti. “İnsan kadar düşebilecek ve yükselebilecek başka varlık yoktur” sözlerini hatırlatan Rahvancıoğlu, önemli olanın bizim hangi tarafta durduğumuz olduğunu söyledi. Kıbrıs tarihinde her zaman siyasal dine karşı bir strateji geliştirildiğini de ekleyerek sözlerini “önemli olan 50 yıl sonra olumlu şeyler de var diyerekten birileri bizi anacak mı, anmayacak mı? Bizim bugün yaptığımız tercihler geleceğin kuşakları açısından nasıl değerlendirilecek” şeklinde tamamladı. Rahvancıoğlu, çocukların haklarının korunabilmesi için sosyal hizmetlere bütçe ayrılması ve güçlendirilmesi gerektiğine de dikkat çekti.