Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, ADA TV’de, Nupelda Karabuğday’ın sorularını yanıtlayarak gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Halk Hesap Sorma Mekanizmasını Geliştirmeli
Ersoy, bebeklerin mamasına alkol karışması nedeniyle hayatını kaybeden bebeğin ve entübe edilen diğer bebeklerin toplumda çok derin duygular yarattığını belirterek yaşanan durumun sistemsel olarak çeşitli yerlerde güvenlik açıklarının ya da ihmallerin sonucunda sürekli olarak toplumda can kayıplarıyla izler bıraktığını söyledi. Ersoy bütün yoğun duygulara rağmen karşımıza çıkan tabloyu akıl yoluyla analiz etmemiz gerektiğini belirterek, bu durumları doğuran koşulların ne olduğunu, nasıl değiştirmemiz gerektiğini, nelerle müdahale edersek bu koşulları değiştirebileceğimizi ve bir daha bu acıların yaşanmayacağına dair aklı selim sorular sormalı, bu soruların cevaplarını aramalıyız dedi.
Siyasi Sorumlular, Diğer Sorumluların Ortaya Çıkmamasını İstiyor
Ersoy, siyasi anlamda sorumluların o 5 kişiye odaklanılmasını, sistemin sorgulanmamasını ve diğer sorumluların ortaya çıkmaması istediğini ekledi. Sadece 5 kişiye odaklanılırsa aynı sorunların yaşanmaya devam edeceğini kaydeden Ersoy, sorunun özünün sistem ve yapısal olduğunu söyledi.
Bakanlığın ve başhekimlerin tutumuna bakıldığında iyi niyet görülmediğini belirten Ersoy, aileleri telkin etmek ve onlara en güvenilir, hızlı şekilde bilgi aktaracaklarına hasta haklarını ihlal ederek bilgi sakladıklarını söyledi. Böylece sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmeyeceğini ortaya koyduklarını ekledi. Ersoy, sağlık bakanı olaya en yetkili kişi olarak müdahale ediyorsa ailelere süreci bütün açıklamalarıyla vermesi gerektiğini fakat tam tersini yaptıklarını söyledi. Bunun, sorumluların kendi sorumluluklarını gizlemeye ve paçalarını kurtarmaya çalıştığını gösterdiğini ifade etti.
İstifa Edip Kurtulmaları Değil Hesap Vermeleri Gerekiyor!
Ersoy, istifa çağrılarına yönelik bu durumda istifa etmenin bir erdem olmadığını, görevden alınarak yargılanmaları, soruşturmaya tabii tutulmaları gerektiğini söyledi. Yaygın olarak “kimse de istifa etmiyor” düşüncesinin çok yanlış olduğunu ekleyen Ersoy, istifanın sadece bir özür olabileceğini fakat istifa edip kurtulmaları değil hesap vermeleri gerektiğini belirtti. Hesap sormak için kollarını sıvayanlar olmadıkça kimsenin hesap vermediğini söyledi. Halkın hesap sorma mekanizması geliştirmesi gerektiğinden bahsetti.
Kamusal Sağlık On Yıllardır Bilinçli Bir Şekilde Geriye Götürülüyor
Her alanın bir çalışma disiplini olduğuna değinen Ersoy, bir sistem kurulurken mutlaka insan hatasını ve olası ihmalleri göz önüne alarak bir sistem kurulduğundan bahsetti. Sistemin en kötü insana göre kurgulanması gerektiğini ekledi. Özellikle sağlık alanında denetlemenin çok ciddi ve disiplinli bir şekilde olması gerektiğini ifade eden Ersoy, sistemden en başta yöneticilerin sorumlu olduğunu söyledi. Ersoy, kamusal sağlık sistemimizin bilinçli bir şekilde on yıllardır gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin devam ettiği politikalar çerçevesinde geriye götürüldüğünün altını çizerek personellerin çalışma saatlerine, hizmetiçi eğitim verilmediğine, güvenlik önemlerine, alt yapı eksikliklerine, hasta hakları yasasından bahsetti. Her sene sağlığa ayrılan bütçenin oransal olarak daraldığını ekleyen Ersoy, sistematik olarak, bilinçli bir şekilde kamusal sağlığın geriye götürüldüğünü aktardı. Kamusal sağlığın geriye gittiği dönemde özel hastanelerin her yerde bir anda ortaya çıktığını belirten Ersoy, özel hastanelerin “müşteri” kazanabilmesi için yapıldığını söyledi. Sorumluların sadece şu anda koltuklarında oturanlar değil on yıllardır bu politikayı devam ettirenler de olduğunu ekledi.
Ersoy, sistemin değil kusurun bireylerde olduğunu konuşturtmaya çalıştıklarını, güvenilir, ulaşılabilir kamusal sağlık hizmeti istiyoruzu söylemememizi istediklerini söyledi.
Sağlıkta Hizmet Kalitesini Artırmak Zor Değil, Artırmamak Bilinçli Bir Tercih
Çağdaş bir randevu sistemi kurmanın, hizmet kalitesini artırmanın zor olmadığını bilinçli bir tercih olduğunu aktardı. Hastanede olmayan bir cihaz yüzünden özel hastanelere sevk edildiğinden bahseden Ersoy, mevcut kaynağın kamusal hastanelere değil dolaylı yoldan özel hastanelere akmaya devam ettiğinin altını çizdi. Ultra zenginlerden vergi alınmadığını, kurumlar vergisinden sıkıntılar olduğunu, gelir, servet vergisi toplanmadığını sonra da bütçe de kaynak yok dendiğini belirten Ersoy, mevcut bütçenin de teşvik ve muafiyetler şeklinde sermayeye dağıtıldığını söyledi. O bütçenin nasıl geliştirilebileceğine dair alternatif yolların olduğundan bahsetti. Ersoy, bütçenin yüksek gelir yoluyla vergi toplayarak ya da dolaylı vergilerle halkın ensesine binerek genişletildiğini, rejim hükümetlerinin uzun yıllardır bütçeyi genişletmen yolunda tercih ettiği yöntemin dolaylı vergiler üzerinden halkın ensesine binmek olduğunu ifade etti.
Sağlık İnsan Hakkı ve Paraya Tahvil Edilemez
Sağlığın insan hakkı olduğunu ve paraya tahvil edilemeyeceğini söyleyen Ersoy, alınıp satılan bir şey haline getirildiği anda çürümenin başladığını, sisteminin sıkıntısının da bu olduğunu aktardı. Ersoy, kurulan sistemde para tanrı olduğunda herkes onu kazanmak için uğraşacağından bebek ölümü üstünden bile kar edilebilir bir noktaya gelindiğini ve bir kişi çürüdüğünde diğerlerine de bulaşacağından bahsetti. Şikayetle yetinmeyip sistem üzerinden konuşulması gerektiğinin altını çizen Ersoy, ücretsiz, ulaşılabilir kaliteli kamusal sağlık istiyoruz ve bütün kaynakların buraya seferber edilmesi gerektiğini söyledi. Sistemsel sorunun sadece sağlıklı sınırlı olmadığını aynı örneğin, eğitim, toplu taşıma, barınma ve bütün kamusal hizmetlere ortaya çıktığını ekleyerek devletin karşılaması gereken temel insan hakları üzerinden birilerinin para kazandığını aktardı. Ersoy, hayatı ucuzlatmanın, kaliteli yaşamın yolunun kamuculuktan geçtiğini altını çizdi.
Halkın Gerçek Gündemlerini Sokakta Konuşmaya Çalışan Bir Toplumsal Muhalefet Örülmeli
UBP’nin veya diğer hükümet partilerinin kendi içlerinde yaşadıkları hesaplaşmaların halkın zerre kadar umurunda olmadığından bahseden Ersoy, halkın da rejimin umurunda olmadığını ekledi. Ersoy, halkın temsil edilmesi, sorunlarının konuşulması gereken yasama ortamında başka hesapların yapıldığını söyledi. Ersoy, meclis krizinde CTP’nin hatasını meclisi açmamak olarak değerlendirerek koltuk değneği değil günün sonunda perde oldular şeklinde yorumladı. Ersoy, siyasi anlamda herhangi bir etik duygusu ve kaygısı taşımayan, utanma duygusu yitirmiş o hükümet koltuklarında oturabilmek için her şeyi yapabilecek durumda olduğunu belirterek sendika ve örgütleri halkın gündemini konuşmak için sokağa çağırmak gerektiğinden bahsetti. Halkın gerçek gündemlerini sokakta konuşmaya çalışan bir toplumsal muhalefetin örülmesi gerektiğini aktaran Ersoy, CTP’nin arada kaldığını ve kendi hamle yapma şansını yitirdiğini ekledi.
Sistemi Değiştirecek Somut Bir Programa İhtiyacımız Var
Ersoy, “meclisten çekil” çağrılarının da yanlış olduğunu belirterek “koltuk değneği olma” diyenler şimdi “meclisten çekil” çağrılarında bulunuyor dedi. Bu siyaset yapma biçiminin toplumsal muhalefete zarar verdiğini ekledi. Bağımsızlık Yolu olarak meclis krizi başladığı zaman mecliste başkanlık sisteminin tartışılacağını söylediklerini hatırlatan Ersoy, bütün toplumsal sistemin bozuk olduğunu ama bozuk olduğu yerden değil onların çıkarının olduğu yerden konuşmak istediklerini söyledi. Toplumsal zenginliğin üzerinde oturarak çıkarlarını korumaya çalışan bir grubun, siyasetinin ortada olduğunun altını çizen Ersoy, CTP’nim çalıştırması gereken demokratik yapıları çalıştırmadığı için UBP’nin geri adım atacak gibi görünmediğini kaydetti. Ersoy “onlar gitsin ben yöneteyim” üzerinden konuşulacak bir sorun değil, sistem sorunu olduğunun altını çizerek bu sistemi değiştirecek somut bir programa ihtiyacımız olduğunu aktardı. Ersoy, somut programın farklı fikirlerden, katmanlardan insanları bir araya getireceğini ekleyerek, toplumsal muhalefetin daha da büyüyeceğini fakat, CTP’nin bunu da yapmak istemediğini söyledi. CTP’nin bağlayıcılık oluşmasın diye de ortaya kendi programlarını koymadıklarını ekledi. Ersoy, Bağımsızlık Yolu olarak kendi programlarını ortaya koyduklarını ve bu programın şekillenmesi için mücadele etmeye devam edeceklerinden bahsetti.
Siyaseti Sıradan İnsanların Sıradan Sorunlarını Konuştuğu Bir Yer Haline Getirmeliyiz
Rejimin her gün tekrar tekrar kendini ifşa ettiğine dikkat çeken Ersoy, sistemsel ve yapısal sorunların her gün kendini gösterdiğini belirtti. Trafik kazalarında, eğitimde, sağlıkta, çalışma yaşamında her yerde bu sorunları gördüğümüzü ve neden olduklarını sorgulamamız gerektiğinin altını çizdi. Ersoy, bu durumdan kimden fayda sağlıyor, kimler zarar görüyor ve bunu nasıl değiştirebiliriz sorularını sormalı ve bunun için harekete geçmeliyiz dedi. Siyaseti sıradan insanların sıradan sorunlarını konuşulduğu bir yer haline getirmemiz gerektiğinin önemini vurgulayan Ersoy, biz kendi sorunlarımızdan konuştuğumuz zaman siyaset, “temiz siyaset” olacak dedi.