Kıbrıs’ın kuzeyi bugün bir yanda büyük sermaye ve ultrazenginlerin acımasız sömürüsünün, diğer yanda AKP-MHP gerici ikitdarının dayatmalarının kıskacı altında. Geçim derdi, zamlar, güvencesiz çalışma, ekolojik talan, kadın düşmanlığı, dini gericilik, asimilasyon, ifade özgürlüğüne saldırı, hamaset, siyasi ve ekonomik dayatmalar, mafyalaşma, peşkeş çekilen sağlık, olmayan toplu taşıma, altı oyulan kamusal eğitim, içi oyulan dağlar, el koyulan kıyılar ve daha nicesi hayatlarımızı karanlığa boğmuş durumda.
Bugün karanlık, bugün abluka altında, bugün esir düşmüş, bugün güçsüz ve örgütsüz. Kuşatılmayan tek şey ise umudumuzdur: yarına dair, bu ablukanın dağıtılacağına dair umudumuz. Umudumuzu diri tutan ise inancımızdır, sınıfa inancımız, Kıbrıslı Türk emekçi halkına olan inancımızdır. Bugün karanlığın içinde yorulmadan örgütlenmeye ve mücadele etmeye devam ediyorsak eğer, yarın güneşi sınıfın doğurabileceğine dair bilincimizdendir. Bugün kurumakta olan ağaçların gölgesine inatla tutunuyorsak eğer, sınıf mücadelesine saldığımız köklerimizin yarın zafere filizleneceğine olan inancımızdandır. Bugün gericiliğin ateşinin kuruttuğu dudaklarımızdan sloganlarımız yarınlara inatla dökülebiliyorsa eğer, sınıfın çağlayıp taşacak tek toplumsal güç olduğuna dair inancımızdandır. Bağımsızlık Yolu’nun inadı yarına, inancı sınıfadır.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki karanlığın sahipleri bellidir. Karanlığın sahipleri, Kıbrıs’ın kuzeyini amansız sömürünün hüküm sürdüğü, sosyal devlet anlayışının yok edildiği bir ucuz işgücü cennetine çeviren yerli-yabancı vurkaç sermayesidir. Kıbrıs’ın kuzeyindeki karanlığın sahipleri, bu büyük vurkaç sermayesinin omuzlarında yükselen ultrazengin iktidar sahipleri ile onların siyasi işbirlikçileridir. Bu karanlığın sahipleri, Türkiye’de yürüttüğü neoliberal gericiliğin en katmerlisini Kıbrıs’ın kuzeyine de dayatan AKP-MHP koalisyonudur.
Karanlığın sahipleri belli olsa da, karanlık sadece sahibinden ibaret değildir. Karanlığa karşı tepki göstermek adı altında o karanlığın daha da yayılmasına katkıda bulunan, on yıllardır çeşitli zorluklarla boğuşa boğuşa bugünlere gelmiş toplumsal muhalefetin elini kolunu bağlayıp aklını bulandıran, daha geniş toplumsal kesimlere ulaşıp birleşerek güçlenmesi gereken mücadeleyi gerici kimlik anlayışıyla boğmaya çalışan Kıbrıs milliyetçiliği, toplumsal muhalefeti paralize etmiş, karanlığa karşı parlamaya çalışan her aydınlığın üzerine bir gölge gibi çökmüş durumdadır.
AKP-MHP koalisyonunun, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yerli-yabancı büyük sermayenin ve Türk milliyetçiliğinin sahip olduğu askeri, siyasi, ekonomik ve kurumsal egemenlikten farklı olarak Kıbrıs milliyetçiliğinin egemenliği, toplumsal muhalefetin kültürel, ideolojik ve duygusal dünyasını ele geçirmiş durumdadır. Ne zaman halkın parçası olan tüm emekçilerin Kıbrıs’ın kuzeyindeki karanlık düzene karşı ortak mücadele verebileceği konular ortaya çıksa, Kıbrıs milliyetçiliğinin karanlığı bu ortaklığı daha filizlenmeye bile imkân bulmadan kimliklere bölüp parçalamaktadır. Ne zaman Kıbrıslı Türk halkının tamamını bir araya getirebilecek ekonomik sorunlar, geçim derdi, sosyal devlete ilişkin meseleler gündeme gelse, Kıbrıs milliyetçiliğinin karanlığı bu bir aradalığı daha şekillenmeden kökenlerine göre ayırmakta, doğum yerine göre ayrıştırmakta, kültürel çeşitliliği birbirine düşman etmektedir. Kıbrıslı Türk emekçiler içinde egemenlerin bile yaratamadığı ayrımlara ve ultrazenginlerin bile başaramadığı parçalanmışlıklara Kıbrıs milliyetçiliği sebep olmaktadır. Gericilerin bile geri durduğu bazı ortaklaşma alanlarında bile Kıbrıs milliyetçiliği, bölmeye çalışmaktan geri durmamaktadır.
Bağımsızlık Yolu’nun bakışının birlikte mücadele edebilecek bir halkı gördüğü yerde, Kıbrıs milliyetçilerinin gözleri “Türkiyelileri ve Kıbrıslıları” görmektedir. Bağımsızlık Yolu’nun bakışının sınıf etrafında bir araya gelecek emekçileri gördüğü yerde, Kıbrıs milliyetçilerinin gözleri “yerlileri ve yabancıları” görmektedir. Bağımsızlık Yolu’nun gözlerinin emek-sermaye çelişkisini gördüğü yerde, Kıbrıs milliyetçilerinin gözleri çelişkiyi “yerleşiklerde” aramaktadır. Bağımsızlık Yolu’nun emekçiler içindeki kültürel farklılıkları sınıf mücadelesinin harcında yoğurup ilerici bir çeşitliliğe dönüştürmeyi istediği yerde, Kıbrıs milliyetçiliği büyük küçük her türden kültürel farklılığı uzlaşmaz bir ayrım gibi sunmaktadır.
Kıbrıs milliyetçiliği, sadece emekçilerin birleşip ortak bir mücadele vermesinin yoluna taş koymakla kalmamakta, içinde bulunduğumuz karanlığın aydınlığa çıkabileceğine dair umudun da her fırsatta altını oymaktadır. Halkımızın yaşadığı sıkıntıları kendi ayrımcı gündemine durmaksızın meze eden Kıbrıs milliyetçiliği, bu sıkıntıların çözümüne dair bir mücadele yöntemi, bir yol haritası, bir alternatif sunmak söz konusu olduğunda, en iyi ihtimalle sessizliğe bürünmektedir. Sessizliğe bürünmediği zamanlarda ise ya “zaten bu memleketten hiçbir şey olmaz” karamsarlığını yaymakta, ya “bu memlekette Türkiye ne derse o olur” teslimiyetçiliğine bürünmekte, ya “Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir şey olmaz” ertelemeciliğini dile getirmekte, ya da bizzat kendilerinin bile mücadelesini vermeye tenezzül etmediği “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş” gibi temelsiz bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Yani, bitmez tükenmez bir enerji ile sorunları ayrımcı bir temelde konuşmaktan ve muhalefeti parçalayıcı bir kimlik siyaseti yapmaktan geri durmayan Kıbrıs milliyetçiliği, söz konusu çözüm sunmak ve mücadele etmek olduğunda karanlık bir sessizliğe ya da gürültülü bir karamsarlığa ve teslimiyetçiliğe bürünmektedir. Enerjisini, sözünü ve gücünü umutsuzluğu yaymak ve emekçileri bölmek dışında başka hiçbir şey için kullanmayan bir karanlık işbirlikçisidir Kıbrıs milliyetçiliği.
Bağımsızlık Yolu, karanlıkla değil aydınlıkla işbirliği yapar, umutsuzluğu değil umudu yayar, sorunları ancak o sorunlara karşı mücadelenin yolunu açmak için dile getirir ve iktidar odaklarını da gerçek bir muhalefeti örgütleyebilmek için hedefine koyar. Tüm bunları yaparken Bağımsızlık Yolu’nun rehberi emek, mücadelesi sınıfsaldır. Bağımsızlık Yolu, halkın yaşadığı ekonomik krizi “bu memleketten hiçbir şey olmayacağına” dair umutsuzluğu yaymak için değil, bu memleketi dönüştürmek için gündemine taşır. Bağımsızlık Yolu kadın düşmanlığını, laiklik karşıtlığını, dini gericiliği, kültürel asimilasyonu, ifade özgürlüğüne yönelik saldırıları, siyasi ve ekonomik dayatmaları “bu memlekette Türkiye ne derse o olur” teslimiyetçiliğini dillendirmek için değil, Kıbrıslı Türk halkının söz, yetki, karar ve iktidâr mücadelesini ilerletmek için dile getirir. Bağımsızlık Yolu ekolojik talanı, geçim derdini, zamları, güvencesiz çalışma hayatını, mafyalaşmayı, altı oyulan kamusal eğitim ile sağlığı ve kamusal toplu taşıma eksikliğini “Kıbrıs sorunu çözülmeden hiçbir şey olmaz” adı altında mücadele tembelliğine bir bahane olarak değil, hemen şimdi mücadele etmenin gerekçeleri olarak görür. Bağımsızlık Yolu Kıbrıs sorununu Kıbrıs Cumhuriyeti şovenizmine boyun eğmek için değil, halkları kardeş tam bağımsız bir Kıbrıs mücadelesi için gündemine taşır. Kısacası, Bağımsızlık Yolu için sınıf mücadelesi hem toplumsal muhalefeti ileriye taşıyabilecek tek zemindir, hem de umudu diri tutacak, mücadeleye rehber olacak, teslimiyetçiliğe boyun eğmeyecek, ertelemeciliğin tembelliğine kapılmayacak, Kıbrıslı Türk halkının iradesini Türkiye veya Kıbrıs Cumhuriyeti egemenlerine teslim etmeyecek, yarınları bugünden güzel yapabilecek tek seçenektir.
Tüm bunların ışığında, Bağımsızlık Yolu Türk milliyetçiliğine karşı Kıbrıs milliyetçiliği ile değil, emek temelli bir siyasetle karşılık verir; AKP-MHP iktidarının siyasi, askeri, ekonomik, kültürel ve kurumsal dayatmalarına karşı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet şovenizmine değil, halkları kardeş tam bağımsız Kıbrıs hedefine sarılır; büyük sermayenin, ultrazenginlerin ve siyasi elitlerin halk düşmanı politikalarına karşı Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımını değil, emek-sermaye çelişkisini öne çıkarır; içinde yaşadığımız düzendeki meşruiyet sorununu ve hukuksuzluğu “yerleşiklerde” aramaz, kökeni ve kimliği fark etmeksizin Kıbrıs’ın kuzeyindeki tüm emekçileri bu bozuk düzene karşı sınıf mücadelesinde ortaklaştırmaya çalışır.
Bağımsızlık Yolu, inatla yarına yürür, inançla emekçi sınıfa sarılır.
İNADIMIZ YARINA, İNANCIMIZ SINIFA!