Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu külliye inşaatının başlaması ile ilgili sosyal medya hesaplarından açıklamada bulundu.
Rahvancıoğlu, Kıbrıslı Türk halkına yönelik baskının, dayatmanın ve iradesizleştirmenin bir süreç halinde adım adım ilerlediğini kaydetti. Seçimlerimize, yerel yönetim yapımıza, eğitim ve inanç sistemimize yönelik müdahaleler hız kesmeden devam ediyor diyen Rahvancıoğlu, halkın hem içinden sermaye odakları ve işbirlikçiler hem de dışından gerici AKP-MHP bloku aracılığı ile müdahalenin hayata geçtiğini aktardı. Rahvancıoğlu, okullarımız dökülürken, hastanelerimiz dolup dolup taşarken; doktor, hemşire, öğretmen ihtiyacı had safhadayken, müdahalenin son sürümü külliye adı altında inşaat sermayesine para aktarma ve “patronun kim olduğunu gösterme” pratiği yaşanıyor, bununla beraber doğaya, ağaçlara verilen zarar da cabası açıklamasını yaptı.
Bu sürecin karşısında durabilecek yegane kesimin işçiler, emekçiler, küçük esnaf, meslek sahipleri olduğu vurgusunu yapan Rahvancıoğlu, emekçilerin bilinçlenmesi, güçlenmesi ve örgütlenmesi; gündelik yaşam içerisinde özne olması dışında bir kestirme yol yoktur dedi. Rahvancıoğlu, “sadece, emekçilerin hayatı üretenler oldukları için değil, bu rejime emekçilerin hiçbir borcu olmadığı, aksine rejimden alacaklı oldukları, bu rejimin karşısına çıkabilecek nesnel koşullara ve çıkarlara sahip oldukları için” ifadelerine yer verdi.
Bu saldırı sadece net bir sınıfsal program, net bir sınıfsal örgütlenme ve net bir sınıfsal duruş ile durdurulabilir!
Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun, Kıbrıslı Türk halkının varlık, kimlik ve iradesine yönelik saldırıları; bu toplumun çürüyen ve işbirlikçi kesimleri de dahil her türlü sermaye odağına karşı; emekçi sınıfların mücadelesi ile göğüslenebileceği, durdurulabileceği ve püskürtülebileceği düşüncesinde olduğunu aktardı. Rahvancıoğlu, egemenler ellerini kollarını sallaya sallaya külliye inşaatı için ağaçları sökebiliyorsa, özel sektörün sendikasız emekçilerin örgütsüz olduğundan dolayıdır dedi.
Örgütlenme ve sendikalaşmanın önemine vurgu yapan Rahvancıoğlu, “hastasını hastane hastane gezdirip tedavi bulamadığı halde mücadele edecek bir aracı olmadığı için bunu sineye çekmek zorunda kalan; işyerinde her türlü insanlık dışı muameleye rağmen örgütsüz olduğu için başını eğmek mecburiyetinde kalan; tavanı çocuğunun başına yıkılan okula kayıt parası ödemek dışında bir alternatif bulamayan insanlardan; külliye yapımı karşısında çözüm üretmesi beklenemez” açıklamasını yaptı.
Rahvancıoğlu, açıklamasını sonunda şu ifadelere yer verdi; “bu saldırı sadece net bir sınıfsal program, net bir sınıfsal örgütlenme ve net bir sınıfsal duruş ile durdurulabilir. Evet sınıf mücadelesi zor, yıpratıcı, uzun süreli ve sıkıntılı bir süreçtir. Ancak bize göre bu kapandan çıkış için başka bir kestirme yol yoktur”
#SınıfMücadelesi