Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu, Meltem Sakin’in sunduğu Gazete Sohbetleri programına katılarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Rahvancıoğlu programın başında akaryakıt krizine değindi ve akaryakıt tedarikçilerinin kar marjlarını arttırmak için açık bir şekilde lockout uygulamakta olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, yaşanan akaryakıt sıkıntısında işin aslının büyük benzin ithalatçılarının ellerindeki gücü kullanarak kar marjlarını korumak ve arttırmak, krizi fırsata çevirmek olduğunu belirtti. Burada görmemiz gereken şeyin bizim ulaşım hakkımızın akaryakıt ithalatçıları tarafından manipüle edilmesidir diyen Rahvancıoğlu, hükümet akaryakıt ithalini özel sermayenin keyfine, insafına ve kar arzusuna bırakmaktan vazgeçmelidir dedi.
Akaryakıt İthalatı Diğer Elzem İşler Gibi Kamu Tarafından, Kamu Eliyle ve Kamu Çıkarı Gözeterek Yürütülmelidir
Rahvancıoğlu, Kıbrıs Türk Petrolleri yakın geçmişe kadar devlete ait, büyük hissedarı devlet olan bir kurumdu, çerez parasına özel sermayeye devredildi, özelleştirildi ifadelerini kullandı. Rahvancıoğlu akaryakıt ithalatının da diğer elzem işler gibi kamu tarafından, kamu eliyle, kamu çıkarı gözeterek yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi ve devlet derhal bu işe el atmalıdır açıklamasını yaptı.
Asgari Ücret En Düşük Kamu Maaşına Eşitlenmeli ve İki Ayda Bir Hayat Pahalılığı Oranında Maaşlara Artış Yapılmalıdır.
Programda zamlarla ilgili gelen soruya karşılık Rahvancıoğlu, “zamlar artıyor hayat pahalı oluyor, hayat pahalı olunca hiç bitmeyen asgari ücret tartışması başlıyor, asgari ücret arttığı zaman yeni zamlar beraberinde geliyor, bu sürekli olarak bir döngü şeklinde devam ediyor” dedi. Maaşların arttığını ancak zam oranında artmadığını söyleyen Rahvancıoğlu, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu sermayedarlarla, hükümetin keyfine bırakılmamalıdır, Bağımsızlık Yolu olarak bizim bu konuya önerimiz; acil olarak asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve iki ayda bir hayat pahalılığı oranında maaşlara artış yapılmasıdır” açıklamasını yaptı.
Bu önerilerinin kesin çözüm olmadığını, var olan sıkıntıyı ortadan kaldırmadığını anlatan Rahvancıoğlu, maaşlar arttığı oranda zamlar da olacak ve döngünün devam edeceğini aktardı. Rahvancıoğlu, uzun ve orta vadede yapılması gerekenin eğitim, sağlık, ulaşım ve barınmanın kamu eliyle, ücretsiz, kamusal bir hizmet olarak halka sunulması olduğunun altını çizdi.
Biz Servet Vergisini Mücadeleyle, Ultra Zenginlerden Alacağız
Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu olarak servet vergisinin çok önemli bir unsur olduğunu ve halı hazırda vergi adaletsizliğinden dolayı birikmiş olan ultra zenginlerin aşırı servetlerinin ancak servet vergisi yoluyla tıraşlanarak kamusal yatırımlara döndürülmesinin anlamlı olacağına vurgu yaptı. Geçtiğimiz günlerde CTP Milletvekili Devrim Barçın’ın vergi konusu ile ilgili yaptığı açıklama üzerine düşüncelerini aktaran Rahvancıoğlu, hükümetin vergi toplamayı beceremediği gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor dedi. Rahvancıoğlu, “Barçın’ın bahsettiği, beyan edilip toplanamayan verginin ne kadarı küçük esnafa aittir bunuda sormak lazımdır, vergiyi beyan ettiği halde ödeyemeyecek kadar zor durumda olan küçük esnafın sırtından bu parayı alarak devlete kaynak yaratmayı düşünüyorlar” açıklamasını yaptı.
Büyük sermayedarlar vergiden muafiyet alıyorlar ya da kazançlarını eksik gösterip vergilerini olması gerekenden az ödüyorlar diyen Rahvancıoğlu, “CTP’nin servet vergisi almamak için zor durumda olan küçük esnafa yöneldiğini söyledi. CTP’nin ekonomi için öngördüğü öneri ya borç almaktır ya da Türkiye’den protokol yoluyla para almaktır diyen Rahvancıoğlu, kaynak sıkıntısına başka da bir alternatifleri yok dedi. Biz Bağımsızlık Yolu olarak buna hayır diyoruz, servet vergisi diye bir alternatif var, bu servet vergisini mücadeleyle ultra zenginlerden alacağız” ifadelerine yer verdi.