UBP’de yaklaşan kurultay ile birlikte giderek düşen siyasal seviye, artık halkımız açısından bir utanç kaynağına dönüşmüş durumdadır. UBP mevcut rejimin en rafine partisi olmakla, tüm diğer rejim partilerinden açık ara öndedir ancak bu partinin temsil ettiği tüm çürümüşlük diğer rejim partilerinde de mevcuttur. Yaşananlar gösteriyor ki, mesele hangi partinin daha kirli, hangi partinin daha kokuşmuş, hangi partinin daha yozlaşmış olduğundan öte bir meseledir; tüm rejim partileri, temsil ettikleri rejimle birlikte çürümektedirler.
Kıbrıs’ın kuzeyinde zenginlik ile yoksulluk kutuplaştıkça ve rejim partileri ultra zenginlerin yanında durarak emekçilere düşmanlaştıkça, rejim daha da çürümekte; rejim partileri halktan kopmakta ve iki ayrı dünya oluşmaktadır. Bir yanda alın teri ile yaşayanlar, bütçesini denkleştirmek için uzun saatler düşük ücretle çalışanlar; diğer yanda kariyer, makam ve yalakalık uğruna insanlıktan çıkanlar, mafyatik ilişkiler içine girip her türlü toplumsal etiği yitirenler…
Kıbrıs’ın kuzeyinde rejim çürüyen bir cesettir. Kaldırılmayan, gömülmeyen, yakılmayan her ceset gibi bu rejim, rejim partileri ve onların yöneticileri de yavaş yavaş çürümekte, etraflarını zehirlemektedirler. Toplumun kurtuluşu emekçi halk kitlelerinin birleşik, örgütlü mücadelesinden, alnının teri ile yaşayan emekçi sınınıflarımızın bu rejimi kaldırıp atmasından geçmektedir.
Halkımıza çağrımız bu kokuşmuş ve iğrenç düzen karşısında, alın terinin, emeğin ve emekçinin sınıf örgütü olan partimiz saflarında mücadeleye omuz verilmesidir. Gelin hepimizi zehirleyen bu çürümüş cesedi kaldıralım, asalak ve işbirlikçilerin çirkef çukurunu geride bırakalım.
Bağımsızlık Yolu
Emekçinin Partisi