Daha bir yıl önce Omorfo bölgesine bağlı Mevlevi köyünde 13 yaşındaki bir çocuğumuzu, bir evladımızı, askeri tatbikat zamanından kalma bir bomba aramızda almıştı. Bu kahredici ölümün ardından derhal sorumluluk alıp, bu cinayette sorumluluğu ve ihmâli bulunan askeri yetkilileri yargılamak ve hesap sormak yerine, Türkiye’nin askerinin yönetimi “o çocuk da oraya gitmeseydi, biz tatbikat yapacağımızı önceden duyurmuştuk” gibi suçu ölen çocuğun üzerine atan utanmazca bir açıklama yapmıştı. Dönemin dörtlü koalisyon hükümeti, askeri yönetimi karşısına alıp kendi halkının can güvenliğini sağlama cesaretinde ve niyetinde olmadığı için, olayın üstü kapatılmış, sorumlular ortaya çıkarılamamış ve 13 yaşındaki bir çocuk öldüğüyle kalmıştı.
Halbuki, Omorfo bölgesinde yaşayan herkesin çok iyi bildiği gibi, askeri tatbikatlar keyfi ve gelişigüzel bir biçimde yapılmakta. Tatbikatların yapıldığı yerler “askeri bölgeler” değil, ovalar ve tarlalar; yani insanların gerek tarım amaçlı, gerek dolaşmak, piknik yapmak, doğadan bitki toplamak amaçlı düzenli olarak kullandığı yerler, yani yaşam ve geçim alanları! Dahası, 13 yaşındaki Makhir, askeri tatbikat esnasında değil, askeri tatbikattan sonra, tatbikatta “unutulan” mühimmat ve bombalardan dolayı ölmüştü! Zaten her yıl “unutulan” bu mühimmatlardan ve bombalardan dolayı ölüm gerçekleşmese de ya vatandaşın ekinleri zarar görüyor ya da yaralanmalar meydana geliyor!
Bütün bu rezillik yetmezmiş gibi, Türkiye askerinin yönetimi halâ bölge halkının canına kastetmeye, sebep olduğu cinayetlerin benzerlerine sebep olmaya niyetli! Güzelyurt Kaymakamlığı’nın dün (3 Ocak 2020) yayınladığı resmi belgeye göre, 18 Kasım – 27 Aralık 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen askeri atışlardan sonra “tüm aramalara rağmen yerleri tespit edilemeyen patlamamış mühimmatların” bulunduğu uyarısı yapılıyor! Vatandaşa da bu mühimmatları “gördükleri ve buldukları yerde” yetkililere bildirmeleri söyleniyor! Kısacası, Omorfo ve civar köylerinin halkı, ya kendi şehrinde kapısını kilitleyip evinde oturacak, ya da ölme veya yaralanma riskini göze alıp, patlamamış mühimmatların kendi yakınında patlamaması için çaresiz bir biçimde ümit edecek, şansı da biraz yaver gidip denk gelirse, yolda veya ovada rastgeldiği bu mühimmatları “yetkiliere ihbar edecek”!
Bir yanda “güvenlik ihtiyacı” sebebiyle ülkeye İHA’ların ve SİHA’ların getirilmesini kabul eden, her yere mobese döşeyen mevcut hükümetin, diğer yanda ise ayan beyan planlı cinayet teşebbüsünde bulunan Kıbrıs’taki Türkiye askerinin yetkililerinin Kıbrıslı Türklerin can güvenliğini zerre kadar umursamadıkları ayan beyan ortadadır! Askeri yetkililer derhâl bu konuda net ve süratli bir girişim başlatmadıkları sürece, Kıbrıslı Türklerin can güvenliği için en büyük tehdit olmayı sürdüreceklerdir! Mevcut hükümet ise, kendi yolsuzluklarını, halkı içine soktuğu ekonomik sıkıntıları ve makam sevdasını gizlemek için sürekli gündeme getirdiği “güvenlik meselelerini” ise artık halka yutturamayacaktır!
13 yaşındaki bir evladımızı, küçücük bir çocuğumuzu bizden aldınız! Daha fazlasına izin vermeyeceğiz!
Bağımsızlık Yolu Omorfo