(30.04.2015)
Dünya halkları, uluslararası işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta sokağa çıkıyor. Neo-liberal politikalarla yoksullaştırılan emekçiler, gerici ve faşist anlayışlarla karanlığa sürüklenen halklar, kadın düşmanı siyasetlerce yok sayılan kadınlar… Mücadele tüm ezilenlerin kabaran öfkesiyle büyüyor!
Emperyalizmin halklara karşı saldırıları dünya çapında sürüyor. Bölgemiz Ortadoğu uzunca bir süredir ürkütücü bir karanlığın tehdidi altında. Çeşitli biçimlerde vücut bulan gerici yapılar, başta bölgemiz halkları olmak üzere tüm dünya halkları için bir tehdit olarak yayılma peşindeler. Akdeniz, neredeyse her gün daha iyi bir yaşam için ülkelerini terk etmek zorunda kalan yoksullara mezar oluyor. Avrupa halkları kemer sıkma politikalarıyla gün geçtikçe yoksullaşıyor. Yoksul ve geri bırakılmış ülkeler ise bir parça ekmek için kapitalizmin ucuz iş gücü fabrikası olarak kullanılmaya devam ediliyor.
Adamız Kıbrıs da, kapitalizmin yarattığı acılardan nasibini alıyor. Bölünmüşlük ada halklarının ortak mücadelesini engellerken, emekçilerin örgütsüzlüğü ise mevcut ayrılık durumuna karşı birleşmenin önüne geçiyor.
Adanın kuzeyine AKP eliyle dayatılan neo-liberal ve gerici politikalar her gecen etkisini arttırıyor. Kamuya ait kurumlar sonuncusuna kadar özelleştirilmeye çalışılırken, halkın hakkı olan hizmetlerin ise paralı hale getirilmesi ve piyasalaştırılması normalleştirilmeye çalışılıyor.
Kamuya ait binalar gerici tarikatlara peşkeş çekiliyor. Devlet hastane ve okulları bilinçli bir şekilde kaderine terk edilirken, sayısı okullardan fazla olan camilere ise milyonlarca lira harcanarak yenileri ekleniyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinde emekçilerin sorunları günden güne artıyor. Göç Yasası ve benzeri yasalarla yoksullaştırılan emekçiler, çeşitli yasalarla kompartımanlara bölünürken, taşeron ve kayıt dışı çalıştırılma biçimleri hem hükümetler hem de sermaye tarafından dolaylı biçimlerde destekleniyor. Özel sektörde örgütlülüğün neredeyse sıfır olduğu adanın kuzeyinde, hükümetler mevcut emekçiden yana yasaları dahi uygulamıyor.
Plansız bir eğitim sistemiyle sürekli bir işsizliğe doğru sürüklenen genç emekçiler sistematik bir şekilde göç etmeye zorlanıyor.
Hemen yani başımızda yapılmak istenilen nükleer santral projesiyle ise tüm bölge bu kez yavaş yavaş değil, bir anda yok edilme tehlikesi altına alınıyor.
Ancak egemenlerin saldırıları ile yarattıkları bu karanlık tabloda, halkların direnişleri de umut ışığını yaymaya devam ediyor.
Halkların dünyanın bir ucundan öteki ucuna yayılan direniş halkaları birleşerek birbirine güç veriyor.
Avrupa’dan Ortadoğu’ya direnişler büyüyerek güçleniyor. Sermayenin yeni saldırılarına karşı emekçiler de yeni biçimlerde direniyor, maruz kaldıkları tüm baskılara rağmen kadınlar mücadelede en ön saflarda yer alıyor, gençler geleceksizliğe karşı isyan kortejlerinde yerini alıyor, barış mücadelesi tüm zorluklara ve ödenen bedellere rağmen yeni kazanımlarla sürüyor….
İşte tüm bu gerçekliğin farkında olarak 1 Mayıs’ta bir süredir yükseltmekte olduğumuz Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın talebini temel şiarımız yaparak, genç-yaşlı, kadın-erkek, yerli-göçmen demeden, tüm halkımızı kortejimizde bu talebi birlikte daha güçlü yükseltmeye çağırıyoruz.
Özel, kamu demenden her emekçiye sendika, halkların kardeşliği ve barış için, hayatımızın başkalarının serveti uğruna ipotek altına sokulmaması ve onurlu bir yasam için…
Bağımsızlık Yolu (a)
Ali Şahin