“Kıbrıs’ın kuzeyinin doğal güzellikleri ve el değmemiş doğasından dolayı insanlara çekici geldiği günler ne yazık ki çok gerilerde kaldı.
Bugün betona boğulmuş bir Girne’den, CMC şirketinin kaçarken ardında bıraktığı maden atıklarının halen çevreyi kirlettiği Xero’dan (Gemikonağı), taş ocaklarından çıkan tozlardan ve patlatılan dinamitlerden dolayı yok olan Beşparmak Dağları’ndan, kumarhane otellerin denizlerimize akıttığı lağım sularından, AKSA şirketine pahalı geldiği için takılmayan filtreden dolayı her gün soluduğumuz zehirli havadan, coğrafyamıza bir kuş uçuşu mesafede yapılmakta olan nükleer santralden ve tabii ki doğayı çöp kutusu olarak gören zihinlerden bahsedebiliyoruz geride kalan Dünya Çevre Günü’nde.
Tüm bunların ortak nedenini ise çok iyi biliyoruz: İnsanı tüm ekosistemin tepesine ve merkezine koyan, doğayı ise bir meta olarak gören kapitalist zihniyet ve onun bugün yücelttiği sistem olan neo-liberalizm. Bu yüzdendir ki biz insanlar doğanın yalnızca bir parçası olduğumuzu, doğadan çaldığımız her bir değer için bedel ödemek zorunda olduğumuzu anlamak zorundayız. Bağımsızlık Yolu Ekoloji ve Hayvan Hakları Komitesi olarak bu yüzdendir ki Dünya Çevre Günü’nü kutlanacak değil mücadeleye motivasyon katacak bir gün olarak kurguluyoruz. Tıpkı Nükleere Hayır Platformu’nda, tıpkı Gorno Tepesi, Glapsides, Bedis eylemlerinde ve tıpkı Girne İnisiyatifi’nde yaptığımız gibi.
Bağımsızlık Yolu Ekoloji ve Hayvan Hakları Komitesi